Maoist Komünist Parti (MKP) Merkez Komite (MK) Siyasi Büro (SB), “Devrimci Demokrasi” gazetesinin internet sitesinde “Maoist Komünist Partisi/Avrupa Komitesi” imzalı yayımlanan yazısına ilişkin açıklama yaptı.

MKP Merkez Komite Siyasi Büro tarafından yapılan yazılı açıklamada, “3 Nisan 2025 tarihinde “Devrimci Demokrasi” gazetesinin internet sitesinde (paraleli “Öncü Partizan”da da), “Kamuoyuna zorunlu açıklama” üst başlıklı, “Maoist Komünist Partisi/Avrupa Komitesi” imzalı bir paçavra yayınlandı… Bir yoldaşımızın ismini zikrederek ve bir sosyalist yayını ismen/alenen işaret ederek burjuvaziye hedef gösteren bu ifşacı-ihbarcı paçavra; mesnetsiz iftira, yalan, kara çalma ve dedikodu bayağılığına dayanan gerici meramıyla esasta Partimizi hedef alan karanlık bir arka plan taşır ki, kirli emeller barındıran bu karanlık tablo, devrimci-demokratik kamuoyuna bilgilendirme yapmamızı ihtiyaç haline getirmiştir…” denildi.

Açıklamanın tamamı şu şekilde:

“Öncelikle, kullanılan isim konusunda yaşanacak muhtemel karmaşa veya yanlış anlaşılmanın önüne geçmek için belirtelim ki, “Maoist Komünist Partisi/Avrupa Komitesi” tabelasını kullanan bu kotra güruh asla ve asla Partimizi temsil etmemektedir. Bu güruhun Partimiz Maoist Komünist Parti ile bir bağı yoktur.

Avrupa’da devrimci-demokrasi mücadelesinin bir çalışanı olan ilgili yoldaşımızın ismi verilerek teşhir edilmesi görünümündeki bu paçavranın temel amacının, bizzat yayınlanan zırvanın satırlarında da ifade edildiği üzere, Türkiye-Kuzey Kürdistan ve Avrupa alanları temsilinde bir bütün olarak Partimiz olduğu; Partimize gerici güdülerin ürünü bir husumetle saldırmak olduğu, dil-üslup-iftira-karalama eksenli tüm kirli içeriğinden anlaşılıp görülmektedir. Daha da vahim olan, bu kontra saldırının devrimci olarak değerlendirdiğimiz (fakat mevcut eylemiyle lekelenip niteliğini tartışmalı duruma getirmiş olan) “Devrimci Demokrasi” gazetesinde kamuoyuna sunulmuş olmasıdır. Bu durum “Devrimci Demokrasi” gazetesi açısından bir skandal iken, aynı zamanda niteliğine uygun görüp görmeme bağlamında kendisinin sorumluluğu ve sorunudur! Zira “Avrupa Komitesi” kamuoyuna yayınladığı paçavrayla “Maoist birlik”in malul misyonunu utangaçça üstlenmiştir, daha dolaylı olarak da “Devrimci Demokrasi” üstlenmiştir. “Maoist birlik”in sanal karanlıkta başlattığı hain saldırı modası, “Avrupa Komitesi” tarafından tereddütsüzce sahiplenilmiştir… Bu saldırının bizlerin sorumluluğuna işaret ettiği yer ise, başta yoldaşlarımız olarak gördüğümüz Kaypakkaya geleneğinden güçler olmak üzere, dost devrimci güçleri ve devrimci demokratik kamuoyunu ivedilikle bilgilendirmek oldu…

Bugünkü saldırı furyasının derin arka planı olarak, Partimizin son beş-altı yıldır “TC” devletinin özel savaş stratejisinin hedefinde olduğunun bilincindeyiz, bunun nedenlerinin ayrıtındayız. Bu saldırı, başlangıçta Partimizin kurucu kadrolarından birine karşı organize edilirken, sonra kurucu önderimiz Kaypakkaya’nın “işkencede öldürülmediği” yollu zihin yediren iddialar ve peşi sıra Kaypakkaya’nın açtığı çığırda mücadelesi, direnişi, ideolojik-siyası duruşu ve mücadeleye kattıklarıyla iz düşüren yoldaşlarımıza dijital platformlar üzerinden ipe-sapa gelmez iddia, iftira ve kara çalmalarla sürdü, sürüyor… Bugün, yeni dalgalarla çıta yükselten saldırı nitelikleri temelinde, bizzat tanıklıklarla teyitli olup kayıt altına alınmış (ve alınmamış olanlarla da) teşhir-karalama-yalan ve şaibe yaratmaya dönük kapı-kapı ve telefonlarla yürütülen adi dedikodu çalışmaları ve elbette karşı-devrimci provokatör çete tarafından esasta sanal mecralarda yürütülen ve kanıtlanmış olan ajan-provokatörlük faaliyetleri daha kirli ve karanlık niteliklerde devam etmektedir…

Sınıf mücadelesi denen ölüm-kalım sürecinin tarihsel hafızasına sahip olarak, egemen sınıfların iktidarda kalmak için ezilen sınıfların öncü güçlerine, önderlik kapasitelerine ve mücadele sembollerine karşı, imha etmek, hapsetmek, kanla bastırmaktan başka, psikolojik savaş metotları ve kirli mücadele türevlerinin yanı sıra, en kadim taktiklerinden biri olan “Truva atı” felsefesini karmaşık bir derinliğe ulaştırdığını, devrimci mücadeleye azmeden herkes kadar biliyoruz. Ve tarih kayıtlıdır ki, Partimiz bu savaş türünü sadece bilen değil, bizzat buna maruz kalırken de çekilip sinmek yerine “savaşsa savaş” diyerek ağır hatalar pahasına kazandığı büyük pratik tecrübeyle de devrimci cephede özgün bir yerdedir. Bu tecrübe sadece verili saldırıyı devrimci bir karşı saldırıyla püskürtmenin sınırında kalmadı; sistemin var olma ve ayakta kalma amacının ne tür araçlar ve yöntemlerde hayat bulduğunu tanımlamayı ve sezinlemeyi de öğretti. Geriye dönük olarak tarih okuması yaparken, “TC” egemenlik sisteminin, “komünizm gerekliyse onu da biz getiririz” sözüyle kendini açığa vuran hükmetme biçimini fazla önemsememiş olan devrimci hareketin doksanların başındaki kanlı sürecin başbakanı olan Tansu Çiller’in gerilla mücadelesine karşı “böcek yiyen böcek” stratejisini devreye soktuğunu söylediğinde bunun ne demek olduğunu başta Kürt siyasal hareketi olmak üzere doğrudan bağrında gördüğü saldırılarla partimizin de kanı ve canıyla öğrendiği şeyin adı, “özel savaş”tı!

Özel savaş gerillaya karşı her şeyiyle “gerilla” kılığına büründürülmüş kontrgerilla tarzı/taktiğiyle; psikolojik harp ise, devrimci ve Komünistlere karşı devrimci ve Komünistlerin ismini, simgelerini, dilini, sloganlarını en keskin biçimde taklit eden kontra örgütlemelerle yürütülen savaştır. Son beş-altı yıldır Partimizin karşı karşıya kaldığı kirli savaş türü de tamı tamına bu formatta dizayn edilmiş mizansenlerden ibarettir. Özellikle bugün karşı-devrimci çetenin ajan provokatörlük faaliyeti temelinde dedikodu, yalan, iftira ve karalamaya dayalı olarak sergilediği yeni nesil saldırı dalgası katıksız bir kontra misyonu ve psikolojik harp patenti taşımaktadır. Çıkış noktasının ve derin bağının Vatan Emniyet olduğunu somut kanıtlarla bildiğimiz bu kontra saldırılar, Partimizle geçmiş ilişkilerini, Partimizin literatürünü, Parti örgütlerimizin ismini, Partimizin siyasi-örgütsel değerlerini ve simgelerini kullanarak kamufle olmaya çalışmaktadırlar… Partimizde güven bunalımı yaratarak kaosa sürüklemeyi amaç edinen bu güruh, güdümüne girdiği kontra odakla ortaklık temelinde bilinçli faaliyetleriyle Partimizi düşmana açık hedef haline getirmeyi amaçlamaktadır. Özel hedef olarak Partimiz, genel olarak da Partimiz üzerinden örgütlü devrimcilik ve devrimci mücadeleye karşı kara kampanya yürütme, deşifrasyon yaratma, hedef gösterme, gözden düşürme, itibarsızlaştırma ve örgütlülüğe karşı genel bir güvensizlik yaratma amacı taşımaktadır…

Kademe-kademe sahnelenen bu kontra saldırı silsilesinin ilk dalgası, Partimiz tarafından yanıtlanarak geri çekilmek zorunda bırakıldıysa da duruma göre yeniden sahneye çıkma mekaniğini takip ederek, farklı kılıflar altında saldırılarını defalarca tekrarlamayı sürdürdü. Bu karşı devrimci odağın son saldırısı ise, “Devrimci Demokrasi” gazetesi üzerinden meşruluk zeminini zorlama biçiminde karşımıza çıkmıştır.

Bir yılı aşkın bir süre önce dijital medya üzerinde “Maoist birlik” adıyla açılmış bir sayfada, “Maoist Komünist Parti” ile irtibatlı oldukları iddiasıyla etiketleyip açık isimlerini verdikleri politik aktivistleri devlete ihbar ettiler. İnsanlık tarihinin en utanç verici işi olan ihbarcılıkla sahneye çıkan bu karşı devrimci odak, daha da ileri giderek adını verdikleri devrimciler hakkında ölüm kararları alıp, bu kararların uygulanması için ortaya yaptıkları çağrıda, “yapın biz üstleniriz” diyerek, adeta göreve çağırdığı devlete kiralık katil arattılar. Salt bu işlevle dijital platformlarda kurulan “Maoist birlik” ibareli sayfada bu kara çağrıları tekrar-tekrar yazdılar-yaydılar…

Bu karşı-devrimci faaliyetin çıkış noktasını bulmak üzere iz takibine başlayan Partimiz, desteğini istediği devrimci hacker grubunun olağanüstü çabaları sayesinde bu kara faaliyete alet edilenlerin bıraktıkları açıklardan başlayarak, bunların dolaştıkları izbe labirentlere doğru yaptığı yolculukta bu kara faaliyeti örtüleyen durumundaki unsurlara ulaşmakla kalmamış, saldırının başlangıç kaynağı olarak karşılaştığı Vatan Emniyet’le bir gece boyunca adeta savaşılmıştır! (Dijital ağların işleyiş yasalarına hakim olanlar bunun ne demek olduğunu bilirler.) Saldırının bu çıkış odağına ulaşmaktan itibaren ve tanıklarla somut olan kirli faaliyetleri dolayısıyla da artık Vatan Emniyet tarafından yönlendirilen bu karşı-devrimci ajan-provokatör çetenin başındaki kişiyi biliyoruz…

Partimize karşı, Vatan Emniyet’in laboratuvarında üretilen stratejiyi uygulamakta olan bu unsurun bu ilişkisinden habersiz olarak, onun “mağduriyet” manipülasyonuna maruz kalan ve bu yönlendirmeyle yaptıklarının bir kontra faaliyeti olduğundan bihaber ve haberdar olan kişilerin tümünün ortak özelikleri ise benzerdir: her biri bir dönem Partimiz saflarındayken örgüt işleyişi ve kültürüyle uyumlu olmayan tutum ve davranışları, devrimci kültür ve değere yabancılaşıp burjuva tortuya dönüşerek yaşadıkları kişilik deformasyonu, devrimden kopup mücadeleyi bırakma ve hayat öykülerinde tanımsız bazı süreçleri sonuçlandırmaktan çektiğimiz zorlukların zamana bırakılmasının risklerini almak yerine örgütle bağlarının kesildiği, örgütsel bağların kesilmesini sindirmeyen ve bu nedenle sorunu ilkel duygular üzerinden kişiselleştirenlerden vb vs oluştuğu için de, bu unsur üzerinden kontra faaliyetlere girdiğini “hissedemeyecek” kadar kin ve öfkeye tutsak düşmüş unsurlardır. Ki, zaten özel savaşın kontra faaliyetlerine açık olduğunu deneyimlediği kişilik özellikleri de hedeflediği örgüte karşı bu kullanılışlılık potansiyelidir. Geçmişte içinde bulunduğu örgütle yaşadığı sorunlarda kendi payını görmeyip örgütün kendileri hakkındaki tutuma öfke büyütüp öç alma yönelimini açık edenler her zaman karşı tarafın amaçları için kullanışlı malzemeye dönüştüklerinden hem düşmanın bu gibileri bulması kolaylaşır, hem de bu gibiler manipüle edilme ihtimaline tümüyle körleşirler.

Partimize karşı yürütülen özel savaşta, düşmanlaştırılmış ilgili kişinin kontra faaliyetine alet ettiği aynı özellikteki üç-beş kişi ise, her biri kendi sosyal çevresindeki bir kişiyi kendisiyle parti arasındaki sorunda “haksızlığa uğradığı” yönlendirmesiyle dört sayısını sekize çıkararak “grup” görüntüsü üzerinden devrimci saflara sızmayı hedeflemektedir. Bütün bu çabanın nihai hedefinin bilincinde olan tek kişi ise, düşmanlaşmış ilgili kişidir ve tek hedefi kontra organizasyonunu “devrimci” bir gazete üzerinden legalleştirmek ya da politik kılıf çekerek meşrulaştırmaya çalışmak, aynı zamanda kendisini de koruma zırhı altına alma çabasıdır…

Açık isimlerini verdiği devrimciler hakkında ölüm kararları alıp, “kim vurursa biz sahipleniriz”  çağrısı için “Maoist birlik” ismiyle açtığı dijital site üzerinden deşifre olunca geri çekilmek zorunda kalan bu karşı-devrimci odak, bu kez de “Maoist Komünist Partisi/Avrupa Komitesi” adıyla (Partimize saldırmayı esas amaç olarak ihmal etmeden) bir yoldaşımızı isim vererek teşhir etme ve yoldaşlarımızın Partiyi terk etmesi çağrısıyla (Partimizle bağı olmadığı halde dışarıdan Partinin içine isyan çağrısında bulunan sokak soytarılığı cüretiyle düşmanlığını resmeden bu tavrına rağmen) “hız düşürmüş” görünse de, bu Komitenin de, Vatan Emniyet’in laboratuvarının çıktısında ilanla devrimciler hakkında ölüm kararları alan “Maoist birlik”le ortaklaştığı/güdümüne girdiği ortadadır, ki bunu da “devrimci demokrasi”de yayınladıkları ilgili açıklamada, “Maoist birlik’’i kastederek, “anlayışa katılıyoruz sadece yöntem yanlıştı!”, “iddiaları ciddi buluyoruz” beyanlarıyla teyit etmişlerdir. Bu, karşı-devrimci ajan provokatör çetenin sözcülüğünü üstlenmek değilse, nedir? Onun borazanlığını yapmak değilse, nedir? “Maoist birlik” Vatan Emniyet’in görev ve direktiflerine, kurgu ve sözlerine sadık kalarak kirlilik üretiyorken, “Avrupa Komitesi” de aynı kaynağın söz ve kirliliklerini propaganda etme, yayma ve savunma görevini yerine getiriyor!… “Avrupa komitesi”nin savunduğunu söylediği “Maoist birlik”in anlayışı, yalnızca ve yalnızca Vatan Caddesi, karşı-devrimci provokatör çete ve onun uzantılarının anlayışıdır! İşte “Maoist Komünist Partisi/Avrupa Komitesi”nin aslı-astarı burada açığa çıkar/çıkmıştır…

“Maoist birlik” kamuflajlı bu karşı devrimci provokasyon karargahının Partimiz tarafından deşifre edilmesinden sonra “Maoist Komünist Partisi / Avrupa Komitesi” ismiyle arayışa uygun bir zemin ele geçirilmiş olması Partimiz açısından şok edici olmamışsa da hayıflanma duyumsatmıştır. Zira yazarından okuyucusuna, tutsağından destekçisine kadar potansiyeli kayda değer nicelikte olmasa da, içinde samimiyetinden şüphe duymadığımız devrimciler ve hayatlarını devrime adamış evlatların anne-baba ve kardeşleri var. Hayıflanma duygusu yaşatan bu durumdur…

Yeri gelmişken dikkat çekelim ki, karşı-devrimci çete ve elemanının dümenine girerek ve içine alarak oyuncağı haline gelen ilgili Komite ve yayınladığı zırvanın, etikten yoksun bir sıfırlar toplamı olduğu kendi icraatlarıyla desteklenmektedir. Etik yoksunu oldukları, Partimizin içine müdahale eden çağrılarıyla desteklenmektedir ki, başka bir örgütün/Partinin örgütlü güçleri isyan etmeye çağrılmaktadır! Bu onların ve paçavralarının düzeysizliğini göstermekle birlikte, devrimci kültür, norm ve etiğe ne kadar yabancı olduklarını da göstermektedir. Bir başka örgüt/Partinin örgütlü güçlerine çağrı yaparak önderliğinizi (dolayısıyla Partinizi) tanımayın şuursuzluğu olsa-olsa devrimci kültür ve ahlaka yabancı olan güruhların işi olabilir. Nitekim ülke devrimci hareketi tüm tarihi boyunca bu düzeysizliğe ilk kez tanık olmuştur. Öte taraftan, hem “Maoist birlik’e” ajan diyen ve hem de bu güruhun “iddialarını ciddi” bulan baş üstü duran çarpık yaklaşımlar da mevcuttur. Bu, ajan dedikleri bir kaynağa sığınmak, ondan medet ummak, onun karşı-devrimci saldırılarını propaganda etmek ve onun kirliliklerinin ahlaki sorumluluğunu taşımaktan başka bir anlam taşımaz… Özcesi, bu Komite ve zırva açıklamalarının fiilen ve bilinçli olarak, “Maoist birlik”  tabelalı karşı-devrimci ajan provokatör çetenin sözcülüğüyle borazanlığını yaptığı tartışma götürmez bir gerçektir… 

Bu belirsiz, bu şuursuz, bu cihetsiz Komite, zırva açıklamasında “size maruz kalmak düşmana maruz kalmaktan daha kötü bir tecrübedir” mealinde sarf ettiği sözleriyle de, yakın olduğu değerlerle birlikte, kalite ve rengini kendi diliyle belli etmektedir… Bizleri düşmandan daha kötü bir deneyim olarak tarif etmeleri, ya düşman deneyimiyle tanışmadıklarını gösterir ya da düşmanı daha iyi ve yakın gördüklerini kanıtlar. Ki, bizi düşmandan daha kötü tanımlayan bir kafa yapısı elbette düşmandan önce ve daha çok bizlere yönelir, saldırır! Pratikleri de zaten böyledir… Yayınladıkları paçavrada, “mektup yazdık yanıt vermediler” mealinde sarf ettikleri sözlerinde sosyalist bir derginin ismini vererek düşmana ihbar etmeleri de bu pratiklerinin bir başka örneğidir.

Özetle; son beş-altı yıldır, Partimize karşı açıkça sürdürülen özel savaşın başlangıcında kurucu önderimiz ve önder yoldaşlarımızın halkın ve Partimizin algısı ve hafızasında değersizleştirilmesi amaçlı yaygın karalama kampanyaları; devamla, tek-tek yoldaşlarımız ile Kaypakkayacı güzergahta faaliyet sürdüren devrimci, demokrat, aydın ve siyasetçilerin içinde bulunduğu kişilerin isimleri ile internet mecrasında “Maoist birlik” isimli sanal adresten alenen ihbar edilerek, adı geçen yoldaşlarımız, devrimciler ve siyasetçiler hakkında ölüm kararları alıp, bu kararların uygulanması için herkese çağrıda bulunulmasıyla kendi kendini açık eden bu ajan-provokatör faaliyetin düşman ve uzantılarından bağımsız masum bir girişim olmadığını gören her devrimci örgüt gibi, fazla olarak bizi, üzerimize açılan ateşin siperini tespit etmek için harekete geçmeye zorladı… Partimizin ismini giyerek bir gecede örgüt kurup aldığı ölüm kararlarını uygulamak için tetikçi arayışına giren bu karşı-devrimci kontra odak, Partimizin geliştirdiği atak karşısında adete bir duman gibi buharlaştı! “Maoist birlik”i kuran Vatan Emniyet, bu trol örgütü harekete geçirdiği zeminde yakasına yapışan devrimci “eli” görünce sayfayı kapatsa da, kontra faaliyetin nesnesini  (düşürülmüş kişiliği)  bulmamızı engelleyemedi…

Devrimci kamuoyu ve devrimci dostlarımızla paylaşmayı gerekil gördüğümüz ayrıntı da şudur: “Maoist birlik” adlı internet sayfasında bu ölüm kararlarını paylaşan takma isimlerin hangi gerçek isimli hesapla açıldığını tespit etmiş durumdayız ve bu ilişki ağının analizinden çıkardığımız sonuç şudur; “Maoist birlik” kamuflajlı karşı-devrimci provokatör çeteyle iç içe “Maoist Komünist Partisi/Avrupa Komitesi” korsan tabelası altında görüntü verenler, Vatan Emniyet’in piyonu unsurun mağduriyet söylemiyle kontralaştırdığı bir organizasyondur. Dijital platformlar dışında, kitle ilişkileri içinde kara propaganda yapmaları, bazı devrimcilerin ismini vererek asılsız iddialarda bulunmaları, pervasızca devrimcileri öldürmekten söz etmeleri, ölüm tehditleri yapmaları, saklandıkları sanal izbelerden tehditler savurmaları karakter ve niteliklerinin bir teyididir. Kuşkusuz ki, devrimcilere karşı beslenen bu kin, kontra emellerinin dışa vurumundan başka bir şey değildir. Ne var ki, yedi-sekiz kişiden oluşan bu laboratuvar imalatın içinde, istisna da olsa, bu gerçekliğin bilincinde olmayanlar olduğunu söyleyebiliriz…

Devrimciler ve demokrat siyasetçiler hakkında şaibeler yaratıp yaymak, adı geçen devrimciler hakkında ölüm kararları almak ve bu kararların uygulanması için kamuoyuna açık çağrılarda bulunmak, devrimcileri saldırılara açık hedef haline getirerek “kim vurdu’ya” getirmek, devrimcilerin katledilmesi için alçakça komplolar kurup düşmana ihale etmek, devrimci komünist bir örgüt hakkında şaibe yaratmak gibi eylem ve çabaların özel savaş yönelimleri olarak ancak kontra bir örgütlemeye has olduğunu bilmeyen hiçbir kişi ve kurum olamaz. Bu açıdan bakıldığında da, “Devrimci Demokrasi” gazetesi bu özel savaş dokümanını yayınlamakla Partimize karşı harekete geçirilmiş bu kontra çetenin Parti örgütümüz ve kadrolarına, devrimcilere yönelik alçak eylem ve söylemlerini sahiplenmiş, özel savaşın bir parçası olduğunu teyit etmiştir!…   

Sonuç Bağlamında;

Bu karşı-devrimci kontra çeteye karşı tutumumuz onun yüklendiği bu niteliğine uygun olacak!…

Karşı-devrimci çete ve komplocu provokatör elemanının yönlendirmesine girerek aleti haline gelen ve bilinçli sözcülüğünü yapan, kanıtlayamadığı/kanıtlayamayacak/kanıtlanamaz olan alçakça iftiraların arkasında duran bu korsan “Maoist Komünist Partisi/Avrupa Komitesi”ne karşı tavrımız ise, karşı-devrimci çetenin tetikçiliğiyle biçimlenen tavrı ve niteliği başta olmak üzere, Partimiz Maoist Komünist Parti’ye, yoldaşlarımıza ve devrimcilere dönük kirli saldırılarıyla katıksız bir parti düşmanlığı sergileyip yoldaşlarımızı, devrimcileri ve sosyalist bir dergiyi ihbar etmesi, devrimci değerler, kültür ve yöntemlere yabancı olan etik yoksunu bu paçavra metni “sosyalist” olarak değerlendirdiğimiz(fakat eylemiyle kendisini değerlendirmeye muhtaç hale getirmiş olan) bir gazetenin sitesinde yayınlatma tavrı nedeniyle, suça ortaklık yapan ilgili gazeteyi teşhir, çürümüşlüğüyle “it ölüsü gibi kokan” bu organizasyonu da teşhir-tecrit etme biçiminde olacak…

Partimizin demokrasi anlayışının daha fazla suistimal edilmesine müsamaha göstermeyeceğiz. Partimize, tek-tek yoldaşlarımıza, devrim saflarındaki politik aktivistlere dönük adi saldırılarına meşru müdafaa ve demokratik hakkımızı kullanma temelinde sessiz kalmayacak, gerekli yanıtı vereceğiz!…

Çağrımız işe şudur:

Bu mücadele sürecinde devrimci ve Komünist parti ve örgütlerden öncelikli beklentimiz, devrimci mücadeleye ve devrimci kurumlara zarar veren bu karşı-devrimci provokatör çeteyi teşhir-tecrit etme biçimindeki tavrımıza destek vermeleridir…

Partimizin taraftarları, devrimci kişi ve dostlarımıza çağrımız şudur; “Maoist Komünist Partisi / Avrupa komitesi” kamuflajını kullanan kişilerle her tür ilişkiyi kesmeleri, evlerine almamaları ve tecrit etmeleridir…”

Önceki İçerik15-16 Haziran İşçi Direnişinin Tarihsel Deneyimleri Yolumuzu Aydınlatıyor!
Sonraki İçerikHBDH YK: 15-16 Haziran büyük işçi direnişi 55. yılında yolumuzu aydınlatıyor