2025 Newroz’una ilişkin yazılı açıklama yapan MKP Merkez Komitesi, “Coğrafyamızda, bölgemizde ve dünyada emperyalist kapitalist sistemin sebep olduğu savaşlara, işgallere, katliamlara, soykırımlara karşı Newroz’un direniş ateşi etrafından birleşelim, halkların birleşik mücadelesini büyütelim, faşizmi yenecek olan kitlelerin örgütlü devrimci kalkışması ve ortak mücadelesidir” dedi.

Maoist Komünist Parti (MKP) Merkez Komitesi, 2025 Newroz’una ilişkin yazılı bir açıklama yayımladı. Açıklamada, “Direnişin simgesi olan Newroz’u dünya ezilen emekçi halklarına dönük saldırıların pervasızlaştığı bir süreçte karşılıyoruz. Dünyayı yöneten bir avuç egemen sınıf ve temsilcileri dünya halklarına kan, gözyaşı, acı, sömürü, sefaletten daha fazlasını sunmuyorlar. Uyguladıkları zulümde sınır tanımayıp, dünün Dehaq’larını hiç aratmıyorlar. Emperyalist sistemin yapısal krizi derinleştikçe haksız savaşlar, işgaller, katliamlarda derinleşiyor. Dünyanın her bir yanından bu vahşete karşı halkların öfke çığlığı yükseliyor. Çağımızın Kawalarının isyanı kıvılcımlanıyor” denildi.

Ortadoğu’da, Afrika’da, Latin Amerika’da ve Asya’da suların durulmadığını, emperyalistler arası rekabetin gittikçe şiddetlendiğine vurgu yapılan açıklamanın devamında şu ifadelere yer verildi: “Emperyalist güçlerin vekil güçlerle bölgesel düzeyde yürüttükleri savaşlar “sıcak savaş” bölgelerini aşarak Avrupa’nın göbeğine taşınması emperyalistler arası çelişkilerin gelinen boyutunu özetler nitelikte. Dünya gericiliği huzursuz durumda, silahlanmaya büyük bütçeler ayırmaya başlamaları bir dünya savaşı olasılığı ve beklentisini güçlendiren işaretler olarak öne çıkıyor.

Dünya, yalnızca paylaşılmış pazarlar üzerindeki emperyalistlerin/tekellerin rekabetine ve bu rekabetin keskinleştiği ve savaşlara evrildiği bölgelere tanıklık etmiyor, aynı zamanda iki büyük paylaşım savaşı sonrası oluşan siyasi-askeri-örgütsel dengeleri taşıyamaz duruma gelmiş görüntüsü de veriyor. Verili koşullarda oluşan emperyalist birlikler ve ittifakların varlığı ve işleyişi yine bunları kuranlarca boşa çıkarılıyor-sorgulanıyor. Yeni yeni birlik ve ittifak arayışları gündeme geliyor. İttifak güçleri bölgelere, çelişkilere ve konjoktörel çıkarlara göre biçimleniyor.

Diğer yandan yaşanan ekonomik krizin derinleşiyor olması ve yaşanan krizin faturasının her zaman olduğu gibi esas olarak emekçi halklara kesilmesi, halk kitlelerinin yaşam standartlarını geriye çekmesi de halk kitlelerini huzursuz ediyor. Emperyalist merkezlerde peş peşe gündeme gelen grevler, kazanılmış haklara yönelik hak gaspları emekçi halkın sokaklara taşan itirazları olarak gündemi meşgul ediyor, kadınların, gençlerin ve göçmem emekçilerin demokratik talepleri de yeni yeni biçimlerde örgütleniyor, seslerini yükseltiyor.

Ortadoğu’da siyonist İsrail’in bölge halklarına zulmü yeni bir aşamaya geçmiş durumda. İsrail’in Filistin halkına yönelik zulmüne ve işgaline karşılık Filistinli güçlerin gerçekleştirdiği Aksa Tufanı eylemi sonrasında Filistinlilere yönelik saldırılarını daha da arttırarak soykırıma vardıran İsrail gericiliği, ABD ve İngiliz emperyalizmi başta olmak üzere Avrupa’nın ve bölgenin gerici iktidarlarının da desteğini arkasına alarak ya da sessiz kalmasını sağlayarak Gazze’ye tonlarca bomba yağdırdı, taş taş üstünde bırakmadı, kadın çocuk yaşlı demeden katliamlar gerçekleştirdi-gerçekleştiriyor. Bölgeyi yeniden dizayn etmenin aparatı olarak emperyalistlerin kontrolünde saldırılarını yoğunlaştırıyor, işgallerini genişletiyor.

İktidarını yürütemez duruma gelen Esad rejimi devrildi, Esad ülkeden kaçtı ve emperyalistlerin beslediği, eğittiği başka bir zulüm makinası cihadist HTŞ Suriye’de iktidara taşındı. Suriye’de Esad rejiminin zulmü ve baskısı altında yaşayan halklar, bugün cihadist HTŞ çetelerinin zulmü ve baskısı altında. Suriye’de yaşayan farklı inanç ve kimliklere sahip halklar baskı ve katliamla karşı karşıya. Tartus, Lazkiye, Hama, Humus gibi yerlerde alevilere yönelik gerçekleşen katliamlar Suriye’de çeşitli inançlardan ve milliyetlerden halkları bekleyen tehlikeye de işaret ediyor. Suriye’de halkları bekleyen tehlike yalnızca cihadist HTŞ değildir. Yakın bir zamanda Faşist “TC” devleti Kobane’nin Berxbotan köyüne SİHA’larla saldırdı ve 7’si çocuk 9 kişiyi katletti. Dün, önceki gün ve daha önceki günler gibi… DAİŞ çetelerinin yapamadığını yıllara yayarak yapan “TC” faşizmi de Suriye ve Rojava ve Ortadoğu halkları için büyük bir tehlike olmaya devam ediyor.

Zulüm ve sömürüyle, inkar ve imhayla beslenen modern Dehaq’lara cevabımız isyandır…

Faşist Türk devleti içerisinde bulunduğu ekonomik ve siyasi krizden, coğrafyamız işçi-emekçi halk kitlelerine karşı açtığı savaşla çıkmayı hedefliyor. İşçi ve emekçi halkları sefalete mahkum eden faşist iktidar, hakkını arayan, grev yapan, direnen, itiraz eden her odağı devreye koyduğu baskı ve şiddet furyasıyla yok etmeye çalışıyor, karşısındaki her sesi susturmak için saldırılarını tırmandırıyor. İşçilerin, kadınların, Kürtlerin, Alevilerin, gençlerin iktidara olan öfkesinden korkuyor, korktukça daha da saldırganlaşıyor. Lakin kitlelerin biriken öfkesi parça parça sokaklara, direnişlere yansımaya devam ediyor.

Keyfi uygulamalarda sınır tanımayan tekçi faşist iktidar, kendisini eleştiren, itiraz eden, iktidarına risk olarak gördüğü, iktidar yolu üzerinde duran ya da “olasılık” olarak gelişme eğilimi gösteren başta devrimci-sosyalistler olmak üzere tüm direnç noktalarını hedef alıyor, elinde tuttuğu tüm devlet olanaklarını seferber ediyor.

Ve gelinen aşamada yalnızca Kürt illerinde yerel yönetimlerde elde edilen demokratik kazanımlar zorla gasp edilerek buralara kayyum atanmıyor, yalnızca ilerici-devrimci meşru mücadele yürüten parti ve örgütler, dernekler, sendikalar, barolar hedef alınmıyor, yalnızca ilerici-devrimci sendikacılara, siyasetçilere, gazetecilere, aydın ve sanatçılara, kadınlara, gençlere, işçilere, köylülere, ezilen inançlara burjuva yasaların dahi “hak” olarak değerlendirdiği gerekçelerle onlara saldırmıyor, yalnızca onlara işkence yapmıyor, onları tutuklamıyor, kendine rakip gördüğü burjuva muhalefetin hareket sahasını, siyaset alanını da daraltmak için tüm imkanları seferber ediyor. Burjuva muhalefetin elinde bulundurduğu yerel yönetimleri işlemez hale getirmeye çalışıyor, halkın iradesini gasp etmeye çalışıyor, seçilmiş Belediye Başkanlarını tutukluyor, burjuva muhalefet partilerinin kurultayları hakkında ve öne çıkan siyasi figürlerine soruşturmalar açıyor, gözaltılar yapıyor.. Tekçi faşist iktidarın şefi olan Tayyip Erdoğan’ın olası Cumhurbaşkanlığı seçimlerindeki “en güçlü” rakibi gözaltına alınıyor ve onunla birlikte yüzlerce kişi hakkında da gözaltı kararı veriliyor, hem burjuva muhalefet etkisiz kılınmak isteniyor, hem de topluma gözdağı mesajı veriliyor. Açık faşizm bir karabasan gibi coğrafyanın üzerine çökmüş durumda.

Newroz isyandır, isyanı kuşan

Başta Kürt ulusu olmak üzere bölge halkları için isyanın ve özgürlüğün adıdır Newroz, yüzyıllar öncesine uzanan bir tarihten bugünlere, ezilen halkların zalimlere karşı büyüttüğü kavgaya ilham oldu. Newroz, demirci Kawa’nın zalim Dehaq’a boyun eğmeyişini, direnişi ve özgürlüğü temsil ediyor. Mücadele eden ve kazanan Demirci Kawa şahsında mazlum halklar, kaybeden ve yenilen zalim egemenler oldu hep. Kawa’nın özgürlük ateşi, tarih boyunca katliama, imhaya, yok saymaya, milli zulme maruz kalan Kürt ulusunun elinde yeniden ve yeniden tutuşturuldu, gelişen Kürt isyanlarının ilham kaynağı oldu, Koçgiri’de, Ağrı’da, Dersim’de, harmanlanarak günümüze ulaştı.

Mazlum Doğan yine bir Newroz günü Amed zindanında, dört parça Kürdistan’a ve tüm ezilenlere onurlu bir yaşamın ancak direnişle mümkün olduğunu bedenini ateş topuna dönüştürerek gösterdi. Newroz o günden bugüne Kürt ulusunun direnişinde yeni bir aşamayı ifade etti.

Kürt ulusunun demirci Kawa’dan devralarak bugünlere taşıdığı mücadele ateşi, direniş geleneği, bağımsızlık ve özgürlük mücadelesi dün olduğu gibi bugün de burjuva gerici egemen sınıflar iktidarının saldırısı ve kuşatması altında… Boğulmaya, diz çöktürtülmeye çalışılıyor. Kürt ulusunun haklı ve meşru mücadelesi, can bedeli kazanımları tasfiye edilmek, sınır içi-dışı operasyon ve katliam tehditleriyle Newroz’un kuşanılmış direniş ruhu, Kürt ulusunun isyan ateşi söndürülmek isteniyor.

Kürt ulusu ve Ortadoğu halkları, başlarına musallat olan gerici iktidarlara, faşist “TC” devlet ve onun gerici iktidarlarına, onların uyguladığı zulme ve sömürüye karşı hep direndi ve mücadelesini bugünlere taşıdı. Bugünden sonra da; Filistin’e kan kusturan, Gazze’yi yerle bir eden, Gazze’lileri katleden ve yurtlarından sürgün eden İsrail siyonizmine, onun vahşetini görmezden gelen ve destek veren tüm gerici yerel iktidarlara, Gazzelilere/Filistinlilere uygulanan zulüm karşısında “timsah gözyaşı”nı döken, Kürt ulusuna zulüm eden, inkar ve imhayı dayatan ve bunu kuruluşundan itibaren yaşatan faşist “TC” devletine karşı mazlum halkların isyanı, direnişi bitmeyecek, Devrimci Kawa’nın gürzü mazlum halkların elinde zalimin beyninde patlamaya devam edecektir.

Newroz, yalnızca Devrimci Kawa’nın gürzüne sahip çıkmak değildir. Yalnızca silahlanıp dağları, şehirleri fethetmek değildir, yalnızca silahlanarak zulmün üstüne üstüne yürümek değildir. Aynı zamanda bilinçleri de silahlandırmak demektir. Günümüz Dehaq’larının bilinçleri teslim alma, direnişi ve mücadeleyi zihinlerde de bitirme hedeflerine karşı, bilinçleri de silahlandırmak, bilinçleri de örgütlemek, Kawa’laştırmak zorunludur.

Bu Newroz direniş ve mücadelenin daha da büyütüleceği bir Newroz olmalıdır. Bugünün Dehaq’larına karşı yapılması gereken açıktır, Demirci Kawa’nın direnişi bugünün Dehaq’ları karşısında ne yapılması gerektiğini göstermektedir. Newroz’un çağrısı mücadele ve direniş çağrısıdır, ezilen ve emekçi halkların bu çağrıya cevap olması bugün hiç olmadığı kadar zorunludur.

Coğrafyamızda, bölgemizde ve dünyada emperyalist kapitalist sistemin sebep olduğu savaşlara, işgallere, katliamlara, soykırımlara karşı Newroz’un direniş ateşi etrafından birleşelim, halkların birleşik mücadelesini büyütelim, faşizmi yenecek olan kitlelerin örgütlü devrimci kalkışması ve ortak mücadelesidir. Ezilen emekçi halkların bu sömürü ve zulüm dünyasından kurtuluşu için devrim ve sosyalizm bayrağını daha yükseklerde dalgalandıralım.”

Önceki İçerikKBDH Genel Konseyi: Özgürlük ve eşitlik için mücadeleyi yükselt!
Sonraki İçerik“Oy Hakkı”ndan Direnişe; Gençlik Gelecektir!