Maoist Komünist Parti, Diyarbakır Zindanı’nda 18 Mayıs 1973’te işkencede katledilen komünist önder İbrahim Kaypakkaya’nın 52. ölümsüzlük yıldönümüne ve Mayıs ayında ölümsüzleşenlere ilişkin bir açıklama yaptı.

Maoist Komünist Parti (MKP) Merkez Komite / Siyasi Büro yaptığı açıklamada, “Onlara bağlılığımızın bir göstergesi olarak, her yıl 18 Mayıs tarihinde çeşitli eylem ve etkinlikler düzenleyerek Parti şehitlerimizle birlikte tüm dünya ve coğrafyamız Devrim ve Sosyalizm şehitlerini anıyoruz! 18 Mayısı unutmadık, unutturmayacağız! Onları unutmadık, unutturmayacak, mücadelemizde yaşatacağız!…” ifadelerine yer verdi.

Açıklamanın tamamı şu şekilde:

“Dostlar, Yoldaşlar;

Partimizin kurucusu Komünist önder İbrahim Kaypakkaya yoldaş, yakalandığı andan itibaren başlayan ve Amed zindanı işkencehanelerinde aylarca süren cani işkencelerden sonra, Kızıl direnişi karşısında acze düşen düşman tarafından 18 Mayıs 1973 günü hunharca katledildi!

Katledilişinin 52. yılında Komünist önder İbrahim KAYPAKKAYA yoldaşın Kızıl anısı önünde sonsuz saygıyla eğilirken; 18 Mayıs Parti ve Devrim Şehitlerini anma haftası vesilesiyle, mücadele siperlerinde ölümsüzleşen Parti Genel Sekreterlerimiz Süleyman CİHAN, Kazım ÇELİK, Cüneyt KAHRAMAN, Cafer CANGÖZ, Yılmaz KES ve Mehmet DEMİRDAĞ, Parti Genel Sekreter yardımcılarımız İsmail BULUT, Baba ERDOĞAN, Aydın HANBAYAT, onlarca önder kadro ve ordu komutanımız, yüzlerce parti üye ve savaşçımız başta olmak üzere, devrimci önder ve kadrolardan Mahir ÇAYAN, Deniz GEZMİŞ ve Mazlum DOĞAN, Mehmet Fatih ÖKTÜLMÜŞ, Sebahat KARATAŞ, Erdal EREN, Hıdır ASLAN, Bayram NAMAZ, Ramazan GÜLEKEN, Kenan AKTAŞ, Göze ALTUNÖZ, Özge AYDIN, Nubar OZANYAN, Ali Haydar KAYTAN, Rıza ALTUN ve diğerleri şahsında, on binleri bulan Türkiye-Kuzey Kürdistan Devrim ve Sosyalizm mücadelesi şehitlerini saygıyla anıyor, tarihi direniş ve onurlu kavgalarını selamlıyoruz!…

Aynı vesileyle, enternasyonalist proletaryanın büyük öğretmeleri, Marks, Engels, Lenin, Stalin ve Mao yoldaşı saygıyla anıyoruz!…

Dostlar, Yoldaşlar;

Komünist önderimiz İbrahim KAYPAKKAYA, Büyük Proleter Kültür Devrimi’nin ürünüyüz diyerek ideolojik-teorik temel niteliğini açıkladığı Partimiz MKP’nin önceli TKP(ML)’yi kuran tarihsel eylemiyle birlikte, devrimimizin manifestosu olan 72 çizgisiyle açtığı çığır ve bıraktığı Komünist mirasla Türkiye-Kuzey Kürdistan devrimini tayin eden yeni ufukla buluşturdu! O miras ki, Partimize esin, devrime önder, mücadeleye kılavuz! O çığır ki, yürüyüşümüze yol olmaya devam ediyor!…

BPKD’nin etkileri dünya sathında geniş bir etki yaratırken, coğrafyamız Devrimci Gençlik Hareketi ve onun şahsında coğrafyamız devrimci hareketi üzerinde de büyük bir tesir gösterdi. 68 gençlik hareketi diğer gelişmelerle birlikte, BPKD’nin büyük etkisini yansıtıyordu. Nitekim bu etkilenme ideolojik-teorik zeminde kendisini his ettiren somut bir olguya dönüşüyordu. Partimiz BPKD’nin ideolojk-teorik etkilerinin belirleyici rolüyle, Kaypakkaya yoldaşın 72 çizgisinin barındırdığı siyasi tezler temelinde kuruldu…

Ya devrimlerle Komünizm’e yürünecek ya da devrimlerle Komünizm’e yürünecekti; ikinci bir olasılık, ara bir yol yoktu Kaypakkaya perspektifinde! Bu kadar net, bu kadar keskin, o kadar güçlüydü Kaypakkaya yoldaşın Komünist çizgisi!

Kemalist devletin canlı ruh ve iskeletini Komünist laboratuvarda masaya yatıran Kaypakkaya yoldaş, “TC” devletinin toplardamarlarıyla emperyalizme bağlı, atardamarlarının faşist diktatörlük fışkırdığını kanıtlı detay ve ayrıntılı analizlerle gözler önüne sererken, genetik yapısını çözümleyerek DNA’sını anadan üryan çıplaklıkta ortaya koydu.

O, Kemalist Hareket, Kemalist İktidar ve devleti kapsamında; Mustafa Kemal’in önderliğini ele geçirdiği “Kurtuluş Savaşının” özünde yerel halk önderlerinin başlattığı direnişler temelinde ortaya çıkan demokratik devrim ihtimaline karşı gelişip onu kanla bastırdığını, Kemalist Hareket ve iktidarın hangi sınıfları temsil eden veya hangi sınıfların damgasını taşıdığı, bu iktidarın “Kurtuluş Savaşı” yıllarında dirsek temasına girip giderek emperyalizme bağımlı komprador nitelik olduğu, feodal sınıfların damgasını taşıyan ve emperyalizme bağımlı biçimlenen siyasi-sınıf iktidarı altındaki toplumsal yapının/sistemin yarı-feodal/yarı-sömürge olduğu, aynı şartların ürünü olarak iktidar/devletin sürekli faşizmle biçimlendiği ve yönetimde faşizme başvurduğu, Kemalist “TC” devletinin faşist bir diktatörlük olduğu, buradaki parlamentonun kaba ve uydurma olup işlevinin faşizmi peçelemekten ibaret olduğu, ulus devlet yaratma politikalarıyla Ermeni soykırımından “gayri müslimlere” kadar uzanan katliamlar ve tarihteki Kürt isyanlarının kan-katliamlarla bastırıldığı, Mustafa Suphilerin komployla katledilmesi vb vs zemininde Kemalist Devlet/Cumhuriyetin tekçi-paradigmalara dayanan ırkçı-faşist ve şoven Türk milliyetçiliğiyle biçimlenen sınıf dokusu ve siyasi genlerini en ayrıntılı analizlerle gözler önüne serdi…

Milli meselede resmi görüş ve paradigmaları yerle bir eden tahlil-tespitleriyle bilimsel cüretle yükselen köklü bir kopuş sağladı…

Devrimimizin niteliği, yolu, dostları ve düşmanları başta olmak üzere, devrimin silahlı mücadele temelinde zor-şiddet ilkesine göre örgütlenmesi bağlamında Parti örgütlenmesine bağlı Ordu örgütlenmesinin zorunluluğu gibi temel meselelerde somut koşullara uygun yaptığı tespitler ışığında devrimimizin programatik görüşlerini sistematik bütünlük içinde ortaya koydu…

Kaypakkaya’nın 72 çizgisi, ideolojik-teorik-siyasi ve örgütsel tez ve somut tahlil-tespitleriyle coğrafyamız devriminin Komünist manifestosu niteliğindeydi… O, sadece 50 yıllık sağ-pasifist dönemden devrimci kopuş sağlamıyor, Komüntern hataları da dahil, resmi ideolojiye dayalı tarih yazımına, aydınlanmacı tüm fikriyata karşı kökten itiraz eden bir kopuşu ifade ediyordu… Kemalist Hareket ve iktidar tahlilleriyle statükocu ve tekçi paradigmalara karşı köklü Komünist kopuşu, Kemalist devrim ve ideolojinin şoven zehriyle lekelenmiş bilumum sosyal-şoven revizyonist çizgiden Komünist kopuşu temsil ediyordu.

O, bilimsel sosyalizm teorisi zemininde edindiği doğru tarih bilinci, diyalektik ve tarihi materyalizm felsefesi ışığında edindiği bilimsel metoduyla Komünist doğrultuda Kültür Devrimi’nin ruhuyla ilerliyordu. O, temsil ettiği proleter devrimci doğrultu ve enternasyonalist ruhuyla, enternasyonal proletaryanın coğrafyamızdaki bayrağı olarak devrimimizde açılan yeni bir çığırı temsil ediyordu…

Kaypakkaya yoldaş, Maoist Komünist ideoloji, ilke ve teori temelinde bizzat silahlı mücadele içinde kurduğu Partimizi, kuruluş amaçlarına bağlı olarak ve bizzat başında olmak kaydıyla doğrudan Halk Savaşı pratiğine girdi…Partimizin kuruluşu ve mücadelesi bir yılı doldurmayan aylar içindeyken, THKO ve THKP/C’den sonra, Partimiz de 12 Mart AFC’sinin azgın saldırılarının hedefi oldu. Kaypakkaya yoldaş bu faşist saldırı furyasında, Fehmi Altınbilek faşistinin komutasındaki askeri birliğin Vartinik-Mirik komuna yaptığı baskında yaralı olarak yakalandı. İlk Ordu komutanımız Ali Haydar YILDIZ yoldaş bu baskında ölümsüzleşirken, Kaypakkaya yoldaş çatışmadan beş gün sonra yaralı olarak yakalandı. Amed zindanlarında aylarca süren vahşi işkencelere tabi tutuldu. O, Komünist niteliğine uygun olarak “ser verip, sır vermedi!”. Direnişi karşısında acze düşen işkenceciler, üstlerinden gelen emirle O’nu 18 Mayıs 1973 günü katlettiler. Çünkü, O’nun Komünist fikirlerinden korkuyorlardı ve bu fikirlerin yaşamasını istemiyor, düzenlerine tehdit olarak görüyorlardı. O’nu canice işkencelerden sonra katlederek korku ve yenilgilerini deklere etmiş oldular…

Ne var ki, fikirler öldürülemez, yok edilemezlerdi. O’nun fikirleri ölümsüzlüğünün 52. yılında yaşıyor, savaşıyor, sosyalizm ve Komünizm mücadelemize ışık tutuyor. Onlarca yıl sonra Kaypakkaya yoldaşın fikirleri sosyal pratik tarafından doğrulanarak yaşam hakkı bulmaya devam ediyor. Proletarya ve emekçi halklarımızın devrim mücadelesine güç verip yol gösteriyor. Devrimimizin önder çizgisi olarak, TKP(ML)’den MKP’ye Partimizin ilerleyişine rehber oluyor, Sosyalist devrim mücadelemize Sosyalist Halk Savaşı Stratejisiyle komuta ediyor…

Kaypakkaya yoldaşın Komünist çizgisi ışığında ilerleyen Partimiz, 72’den günümüze birden fazla örgütsel yenilgiyle tanıştığı gibi, Halk Savaşı’ndan Sosyalist Halk Savaşı’na evrilen devrimci savaş siperlerinde yüzlerce kadro, komutan, üye ve militanını ölümsüzlüğe uğurladı. En ağır bedellere, örgütsel yenilgi ve darbelere, sürekli faşizmin açık ve yarı-açık faşist iktidarlar altında biçimlenen ağır ve zorlu koşullara karşın; Partimiz, devrimci sınıf mücadelesi ve devrimci savaş görevlerinde bir an bile tereddüt etmeden yürüyüşünü sürdürdü; yaralarını sararak ilerlemeyi bildi…

Partimizin devrimde ısrar eden kararlı yürüyüşünde, Maoizm ideolojisinden feyz alan Kaypakkaya yoldaşın Komünist çizgisinde ifade bulan tarihsel önderliği ve siyasi mirası tartışmasız olarak belirleyici temeldir. Bu kararlı devrim yürüyüşünün somut dayanak ve moral değerlerinin önemli bir temeli de, mücadelede ölümsüzleşen yüzlerce devrim kahramanı ve yarattıkları mücadele tarihidir. Ödediğimiz bedeller ne kadar ağır ve ne kadar acı olursa olsun, ölümsüzlerimizin bıraktıkları miras ve yarattıkları değerler Partimizi daha güçlü birikim ve bilinçli ısrarla devrime bağlamaktadır…

Onlara bağlılığımızın bir göstergesi olarak, her yıl 18 Mayıs tarihinde çeşitli eylem ve etkinlikler düzenleyerek Parti şehitlerimizle birlikte tüm dünya ve coğrafyamız Devrim ve Sosyalizm şehitlerini anıyoruz! 18 Mayısı unutmadık, unutturmayacağız! Onları unutmadık, unutturmayacak, mücadelemizde yaşatacağız!…

Onlara bağlılığımızın bir kanıtı, proleter adalet anlayışı temelinde hesap sorma bilincini pratik eyleme dökme kararlılığına sahip olmakta açığa çıkar. Partimiz bu kararlılığa sahip olduğunu pratik eylemleriyle kanıtlamıştır. Kaypakkaya yoldaşın işkencecilerinden olan azılı faşist Fehmi Altınbilek onlarca yıl sonra, devletin estetik yapma dahil her türlü korumasına karşın Partimizin komuta ettiği silahlardan çıkan kurşunların hedefi olmaktan kurtulamadı. İhbarcılık faaliyetinde bulunarak Kaypakkaya yoldaşın yaralı olarak yakalanmasına yol açan Cafer Atan da onlarca yıl sonra da olsa hesap soran namlularımıza hedef olmaktan kurtulamamıştır!…

Onları anmak, onlara bağlılıktan ve yoldaşlarımızı katleden, işkenceden geçiren ve halka zulmeden faşistlerden hesap sormaktan geçer! Onları anmak, Komünist devrimci ideallerine bağlılığımızı teyit ederek, zafere taşımak üzere mücadelelerini omuzlamaktan geçer. Onları anmak, devrim bayrağını devrimci mücadele mevzilerinde temsil ederek taşımaktan geçer. Ve Onları anmak, devrimin bedeller üzerine yükseleceği bilinciyle hareket etmekten, bedel ödemekten sakınmayan bilinçli cüretle devrimi geliştirmekten geçer!…

Bir kez daha Komünist önder İbrahim KAYPAKKAYA yoldaşın Kızıl anısı önünde saygıyla eğilirken, mücadelemize ışık tutan bilimsel kılavuzluğunda TKP(ML)’den MKP’ye, Halk Savaşı’ndan Sosyalist Halk Savaşı’na ilerleyen silahlı devrim mücadelemizde toprağa düşen yüzlerce Parti şehidimiz başta olmak üzere; Ermeni Sosyalisti Paramaz ve yoldaşları ile Mustafa SUPHİ ve yoldaşlarını, devrimci hareket önderlerinden Deniz GEZMİŞ, Mahir ÇAYAN ve Mazlum DOĞAN’ı, enternasyonalist proletaryanın büyük öğretmeleri Marks, Engels, Lenin, Stalin ve Mao ZEDUNG yoldaşların anısını sonsuz saygıyla selamlıyoruz! TKP(ML)’den MKP’ye, Halk Savaşı’ndan Sosyalist Halk Savaşı’na Ölümsüzlerimizle Kazanacağız! Komünist Önder İbrahim KAYPAKKAYA Yoldaş Ölümsüzdür! Selam Olsun Devrim ve Komünizmin Ölümsüzler Ordusuna!”

Önceki İçerikGazetemiz Halkın Günlüğü’nün 49. sayısı çıktı
Sonraki İçerikMKP: Ali Haydar Kaytan ve Rıza Altun yoldaşlar ölümsüzdür!