HABER MERKEZİ (04.10.2016) – Maoist Komünist Partisi (MKP) Siyasi Büro, yazılı bir açıklama yaparak, ‘Emek seferberliği kampanyasını’ başlattıklarını ve seferberliğe her düzeyde katılım ve katkı gösterilerek Sosyalist Halk Savaşı’nın büyütülmesinin bir görev olduğunu ifade etti.
MKP tarafından yapılan ve “Emek seferberliği kampanyasına katılarak Sosyalist Halk Savaşı’nı destekle!” başlıklı açıklama gerici zifiri karanlığın dünyasına karşı aydınlık dünya uğruna saf tutan herkesin bizzat kendi savaşları olan Sosyalist Halk Savaşı’na her düzeyde destek vermesi çağrısında bulunuldu.
Yapılan açıklamada şu ifadeler yer aldı;
“Emperyalist kanlı boyunduruğa karşı büyük özgürlükler dünyasından yana olan, gericiliğin zifiri karanlığına karşı aydınlık dünya uğruna saf tutan, ezen ve sömüren egemen sınıflara karşı emeğin dünyası ve ezilip sömürülen sınıfları destekleyen, gerici ve ilerici iki dünyanın amansız mücadelesinde ilerici dünya mevzilerinde yer alan, sınıf çıkarları devrim, sosyalizm ve tek dünya toplumunda olan değişik dil, din ve renkten ezilen-sömürülen yoksul dünya emekçileri, işçi-köylü, demokrat-aydın-ilerici tüm ezilen emekçi halk kitleleri, devrimci savaşın dolaylı-dolaysız tarafları, aktif dostları, yoldaşlar; sizleri, modern dünya barbarlığı olan emperyalist dünya gericiliği başta olmak üzere, tahripkar ve kıyımcı tahakkümle toplumların üstüne çöreklenmiş bilumum köhne iktidar biçimlerini vahşi sistemleriyle birlikte tarihin karanlığına yolculamak için, büyük özgürlükler dünyası uğruna proletarya ve emekçiler devleti perspektifiyle yürüttüğümüz bizzat kendi savaşınız olan Sosyalist Halk Savaşı’na her düzeyde katılarak destek vermeye, bu doğrultuda emek seferberliği kampanyamıza katılmaya çağırıyoruz!
Değerli Dostlar, Yoldaşlar,
Bugün emperyalist çatışma ve hesaplar güdümünde yaşanan kaotik siyasi süreç milyonlarca insanın ölümü ve yaşamının geleceksizliğe itilmesi, çocuk ve bebeklerin vahşice denizlere gömüldüğü, kurşunlanarak katledildiği son derece kanlı bir saldırganlık hüküm sürmektedir. Bir avuç uluslararası tekelci sermaye sahipleri ve bunların tahsildar maşaları dışında kalan geniş emekçi halk kitlelerine, horlanmış tüm toplumsal kesim ve ezilen mazlum uluslara ağır kölelikten öteye ölüm dayatılarak reva görülmektedir.
Suriye’de emperyalist dalaş zemininde yaşanan gerici savaş ve çatışmalar, IŞİD çetelerinin barbar katliamları, Kuzey Kürdistan’da Erdoğan/AKP güruhunun topyekun savaş saldırganlığıyla gerçekleştirdiği soykırımcı katliamlar, en önemlisi de bu katliam ve kıyımlarda savaş dışı olan sivil ve yaşlı insanların katledilmesi ile çocuk ve bebeklere vahşi canilikle uygulanan barbarlık boyutu, halk kitlelerine ölümden başka bir şeyin reva görülmediğinin kanıtlarıdır. Ki, bu barbarlık ve kıyımlar salt Suriye ve Türkiye-Kuzey Kürdistan ile sınırlı değil, Irak somutunda da görüldüğü gibi daha bir çok coğrafyada
yaşanmaktadır… İçinden geçtiğimiz dünya siyasi şartlarını anlamak için bu örneklere bakmak yeterlidir. Bu dünyada saltanat ile esaret arasındaki uçurum her gün derinleşmekle birlikte, emperyalist dalaş ve gerici savaşlar güdümünde yaşanan katliam ve kıyımlarla en pervasız boyutlara varmış durumdadır.”
‘MKP sınıf mevzilerinde alenen siper alıp savaş vermektedir’
Yapılan açıklamada, ezilenlerden yana taraf olduğunu belirten MKP, ‘yaşanılabilir bir dünya’ için sınıf mücadelesini ve devrimci yoldan değişimin zorunlu olduğunu hatırlattı ve şunları söyledi;
“Bu dünyanın, emekçi halk kitleleri, mazlum ulus ve tüm horlanan kesimler için ‘‘yaşanmaz‘‘ olduğu açık iken‚‘‘yaşanılabilir bir dünya‘‘ yaratma iradesi temelinde sınıf mücadelesiyle devrimci yoldan değiştirilmesi bir zorunluluktur. Bu zorunluluk ancak bilinçli dinamik rolümüz ve devrimci görevlerde karşılık bulan siyasi müdahalemizle anlam bulabilir. Bu görev ve müdahale görevinden sakınamaz, kaçamayız. Çünkü, istisnasız her toplumsal bireyin taşıdığı gibi bizler de kesin biçimde bir sınıf damgası taşırız. Dolayısıyla sınıf çelişki ve çatışması ekseninde yaşanan gelişmeler karşısında tarafsız değil, açıktan proletarya ve emekçi halk kitlelerinden yana tarafız! Taraf olmanın ötesinde, Parti olarak doğrudan siyasi görevler üstlenerek devrimci rol oynamakta, tarihsel sorumluluk taşımaktayız. Partimizin varlık gerekçeleri de bu zeminde karşılık bulmaktadır. Bu tarihsel sorumluluk, siyasi rol ve görevlerden hareketle, siyasi savaş partisi olarak örgütlenen Partimiz Maoist Komünist Partisi sınıflar mücadelesi arenasında devrimci sınıf mevzilerinde alenen siper alıp silahlı savaş vermektedir. Partimizin devrimci eylemi, ideolojik-politik-askeri sahada birleşen ekonomik-siyasi sistem tasavvurundaki siyasi iktidar projesi veya sosyalist devrim programı ile gelecek toplum ütopyası uğruna mücadele yelpazesini ihtiva etmekte, tüm toplumsal çelişmelerdeki mücadelelere serpilmektedir.
Partimizin mücadelesi ve mücadele görevleri esas olarak Türkiye-Kuzey Kürdistan coğrafyası devriminde somutlanmaktadır. Lakin proletarya enternasyonalizmini benimseyen partimiz, gericiliğe karşı verilen her mücadeleyle birleştiği gibi, olanakları dahilinde her coğrafyada örgütlenip faaliyet yürütür. Dünya proletaryasının Türkiye-Kuzey Kürdistan coğrafyadaki kolu olan partimiz, bu coğrafya devrimini somut enternasyonalist görev olarak tasavvur eder, yürütür. Somut ve stratejik olarak üstlendiği devrim görevi, ‘‘TC‘‘ devleti ve hakim sınıflar iktidarını yıkmak, yerine komünist toplum amacından bağımsız olmamak kaydıyla sosyalist toplumsal sistem temelinde proletarya ve emekçiler devletini inşa etmektir. Partimiz bu görev doğrultusunda onlarca yıldır silahlı savaş merkezli örgütlenmesiyle, istisnasız olarak her gerici iktidara karşı kararlı bir mücadele vermektedir.”
‘Kampanyaya her düzeyde katkı ve katılım devrimci bir görevdir’
MKP açıklamasında ‘Emek seferberliği kampanyası’ vesilesiyle Sosyalist Halk Savaşı’nın ihtiyaçlarının karşılanması için her düzeyde katılım ve katkının önemini vurgulayarak, bunun aynı zamanda devrimci bir görev olduğunu hatırlattı ve şu ifadelere yer verdi;
“Partimiz 40 yılı aşkın mücadele tarihine sahiptir. Ağır bedeller, anlamlı miraslar ve büyük tecrübeler geride bırakan partimiz, bu tarihinden dersler çıkararak geleceğin mücadelesini kapsamlı plan temelinde ve bizzat silahlı eylem içinde örgütlemektedir. Partimiz bugün son derece ciddi ve etkin bir dinamizm içindedir. Denebilir ki, son 10 yılının en dinamik ve en güçlü dönemini yaşamaktadır. Örgütsel nicel güç bakımından önemli zayıflıklar olsa da, mücadelenin devrimci savaş temelinde planlanması, alt-yapısının oluşturulması, birikim ve tecrübe edinmesi ve somut kazanımlar temelinde bir çok gelişmenin kaydedilmesi gibi bir çok temel meselede Partimizin dününe oranla çok daha ciddi, iddialı ve güçlü olduğu söylenebilir. Ki, partinin gerçek gücü, iddiası ve ciddiyeti esas olarak siyasi çizgisinde ve elbette ki bu doğrultuda gösterdiği teorik-pratik iradesinde anlam bulur. Dolayısıyla partimizin olumlu bir eğilim zemininde olduğu ve dinamizminin güçlü olduğu abartı değil, gerçektir. Yaşanan siyasi süreç ve gelişmeler, silahlı devrimci savaşın zorunluluğunu yeniden teyit ederken, aynı zamanda partimizin toplumsal düzeyde devrimci dönüşümün sağlanması karşısındaki görev ve önemine de ışık tutmaktadır.
Partimiz bugün Erdoğan‘nın tek adam sultasıyla biçimlenen siyasi iktidarın ülke halkları, azınlıklar ve tüm ötekileştirilmiş kesimlere sivil darbe süreciyle uyguladığı faşist baskılara karşı olduğu gibi, Kürt ulusuna karşı topyekun savaş temelinde soykırımcı katliamlarla uyguladığı imha-inkar saldırganlığına karşı tutarlı sınıf tavrı temelinde kararlı bir duruş ve mücadele sergilemektedir. Partimiz ilke ve stratejik görüşlerine uygun olarak bu mücadelede ve özellikle de azgın faşist saldırı sürecinin etkin olarak göğüslenmesi ihtiyacına bağlı olarak sosyalist, devrimci, demokratik ve tüm ilerici güçlerin anti-emperyalist, anti-kapitalist ve anti-faşist paydalarında ortak mücadelesini önemseyerek örgütleme iradesi göstermektedir. Halkların Birleşik Devrim Hareketi bu kulvarda önemli bir adım ve devrimci gelişmedir. Özcesi, Partimiz sınıf devrimi temelinde ele alıp Sosyalist Halk Savaşı stratejisi zemininde yürüttüğü mücadelesiyle birlikte, milli çelişme de dahil tüm toplumsal çelişki ve bu çelişkiler ekseninde gündeme gelen siyasi gelişmelere karşı da somut görevler üstlenip pratik savaşım vermektedir.
Partimiz bu büyük mücadelede asla dışındaki devrimci güçleri yok sayan ben merkezci anlayışta değildir. Bilakis devrimin bütün devrimci kitleler ve siyasi temsilcileri olan siyasi yapılanmalarla birlikte ya da ittifak ve ortak mücadelelerle geliştirilmesini öngörmektedir. Dolayısıyla devrimci savaşımda her devrimci dinamiğe değer vermekte, bunlarla birleşmeye önem vermektedir. Aynı zamanda devrimden çıkarı olan tüm yapı, kesim ve bireyleri devrimci görevlerde birleşmeye, devrim mücadelesini omuzlamaya ve destek vermeye çağırmaktadır. Tam da bu noktada Parti olarak yürüttüğümüz “Emek Seferberli Kampanyası” vesilesiyle, devrimci mücadelenin ihtiyaçları dolayısıyla Sosyalist Halk Savaşını destekleyip her düzeyde katılım ve katkı sunmanın devrimci bir görev olduğuna dikkat çekiyoruz.”