MKP: 17’ler devrim bilincinin keskin kılıçlarıydı

17’ler devrimci savaş çağrısı olmakla birlikte, halka ve devrime adanmışlığın güzide örnekleri, devrim bilincinin keskin kılıçlarıydı. Onlardan öğrenerek komünist toplum uğruna devrimci ilerlemede ısrar etmek Partimizin ve yoldaşlarımızın vazgeçilmez görevidir. Bugün partimiz 17’lerin yarattığı boşluğu tamamen dolduramamış olsa da önemli gelişmeler kaydederek 17’lerin miras ve geleneğini yaşatıp ilerleten durumdadır. Düşman saldırılarının daha sıkı kenetlenmeye hizmet ederek devrimci ısrar ve gelişmelere vesile olduğu Partimizin pratiğinde somutluk kazanmaktadır. Ölümsüzleşen yoldaşlarımızın bizlere devretikleri bayrağı taşıyarak devrimci ideallerini gerçekleştirme görevi, devrime daha sıkı sarılma sorumluluğunu tetiklemektedir. Bu görev ve sorumluluk bugün Sosyalist Halk Savaşı’nın geliştirilerek siyasi iktidarın zaptedilmesi hedefiyle devam etmektedir. Partimizin ve her bir yoldaşımızın devrimci bilinci ve yönelimi budur

HABER MERKEZİ (15.06.2016)- MKP Siyasi Büro 17’lerin ölümsüzlüklerinin 11.yıldönümü dolayısı ile bir açıklama yaparak  17’lerin komünist hatırasının Sosyalist Halk Savaşı siperlerinde yaşatıldığını belirtti. Yapılan açıklamayı öneminden dolayı olduğu gibi yayınlıyoruz.

”Kanla Yazılan Tarih Silinmez” şiarına kanlarıyla tarih yazarak rehberlik etti onlar! 17’ler kanla yazılan tarihimizin silinmez harfleri, devrimci mücadelemizin unutulmaz değerleri, devrimci tarihimizin kopmaz parçaları ve onurlu yürüyüşümüzün birer mihenk taşıdırlar… Onları ölümsüzlüklerinin 11. yılında saygıyla anıyor, komünist mücadelelerini selamlayarak kılavuz alıyoruz!
Partimizin mücadele tarihi amansızlıklar içinde örüldüğü kadar, ağır bedellerin anlamlandırdığı ideolojik-siyasi mirasın büyük beşiğidir de. Yüzlerce şehidimiz ve uğruna ölümsüzleştikleri idealler bu beşiğe kanıttır. Kan pahasına ödenen ağır bedellere rağmen, komünist ütopyanın rahminde büyüyen halk sevgisinin komuta ettiği devrimde ısrar, devrimci savaşta kararlılık, özgürlük sevdası sularında yeşeren feda ruhuyla doruklaşan kahramanlıklar diyarıyla adeta bir  yazıttır bu tarih. Yüzlerce ölümsüz kahramanın kanıyla yazdığı destansı tarih belleğidir bu yazıt. 17’lerin dağların ufkuna kanlarıyla yazıp bıraktığı derin mirasla parıldayan abidedir bu tarih.

Partimiz, ideolojik-siyasi-örgütsel perspektifi ve tüm teorik tezleri ışığında devrimimizi  siyasi iktidar sorunundan bağımsız ele almayarak, gerici sınıf iktidarlarının faşist karakterine bağlı olarak devrimimizin başından itibaren silahlı mücadele içinde gelişeceğini öngördü. Buna paralel olarak kurumsallaşmasını siyasi savaş partisi niteliğinde karakterize ederek silahlı devrimci savaş kulvarında düşmana açıktan meydan okuyuşla konumlandı. Partimizin bu komünist konumlanış ve niteliği düşman tarafından dikkate alınarak önemle incelendi. Tam da bu zeminde Partimiz kuruluşundan itibaren düşmanın stratejik saldırılarına maruz kaldı. Bu saldırılarda birden fazla örgütsel yenilgi ve ağır darbeler aldı.

17’ler katliamı düşmanın partimize karşı yürüttüğü stratejik saldırıların önemli bir parçası, partimizin bu saldırılarda aldığı ağır darbelerden biridir. 17’ler katliamı düşmanın stratejik saldırılarının bir devamı  ve sonucu olmakla birlikte, somutta ise düşmanın özel yönelimini ifade etmektedir…Bilindiği gibi 17’ler katliamında yitirdiğimiz yoldaşların bir bölümü Partimizin ilk yapılan Kongresinin mimarları ve önderleriydi. Parti1. Kongremizin ideolojik-teorik önderleri, kongre çizgisi ve önderliği 17’ler katliamında yitirilen yoldaşlardı. 17’ler katliamı bu açıdan özel bir anlam taşıyıp partimiz açısından son derece büyük, ağır bir kayıptı.Partimizin içinde bulunduğu ideolojik kırılmalar ve örgütsel sorunlar girdabında yaşadığı savrulmalar  dönemi, 17’ler olarak tabir edilen esasta 1. Kongre çizgisi ve önderliğini temsil eden yoldaşların öncülük ettiği 1. Kongre ile ve elbette bu yoldaşlarda ifade bulan kongrenin ideolojik-teorik-örgütsel çizgisiyle geride bırakılıp gelişme yoluna girdi. 1. Kongre sonrası Parti’de gözle görülür gelişme,toparlanma ve ilerlemeler yaşandı. Bu durum düşmanın dikkatinden kaçmadı ve stratejik planlar yapılarak saldırı geliştirildi.Özcesi, 1. Kongre önderliği ve çizgisinin partide gerçekleştirdiği gelişme ve toparlanma süreci ve elbette bu gelişme sürecinin 2. Kongre ile birlikte atılıma dönüştürülmesi planı  düşmanın 17’ler katliamını gerçekleştirerek bu gelişme ve atılım planını engelleme, önderliğiyle birlikte tasfiye etme  amaçlı özel yönelimle stratejik saldırıda bulunmasına yol açtı. Düşman,  stratejik saldırısında örgütsel darbe vurma başarısı göstererek amacını görece gerçekleştirdi. Ne var ki,düşman komünist devrimci irade ve yönelimin askeri saldırılarla yok edemeyeceğini hesaplayamadı, bunu anlayamazdı da…Partimizin dinamizmi ve Komünist iradesi 17’ler katliamıyla aleyhte yaşanan tüm koşullara rağmen Parti’yi toparlayarak kısa zamanda merkezi yapıya kavuşturdu. Bu düşmanın ”Bitirdik, bittiler” safsatalarına devrimci bir yanıttı. Devrimin örgütsel-askeri darbe ve yenilgiler almasına rağmen stratejik olarak yenilmez olduğu Partimizin tarihsel tavrıyla olduğu kadar, tüm sınıflar mücadelesi tarihi tarafından da kanıtlıdır, kanıtlanmıştır. Elbette 17’ler katliamı sonrasında devrimci parti ve örgütlerin partimizle dayanışma tavrı bu sürecin anlamlı bir gelişmesi ve özgün bir dinamiğiydi. Bunun da ötesin de uluslar arası Komünist Hareket cephesinden partimizle yaşanan dayanışma da son derece kıymetliydi. Ki, bu dayanışma tavrı 17’ler katliamında yitirdiğimiz önder yoldaşlarımızın Komünist ve devrimci hareket içindeki saygınlığının da açık göstergesi ve ürünüydü denebilir.

17’ler devrimci savaş çağrısı olmakla birlikte, halka ve devrime adanmışlığın güzide örnekleri, devrim bilincinin keskin kılıçlarıydı.Onlardan öğrenerek Komünist toplum uğruna devrimci ilerlemede ısrar etmek Partimizin ve yoldaşlarımızın vazgeçilmez görevidir.Bugün partimiz 17’lerin yarattığı boşluğu tamamen dolduramamış olsa da önemli gelişmeler kaydederek 17’lerin miras ve geleneğini yaşatıp ilerleten durumdadır. Düşman saldırılarının daha sıkı kenetlenmeye hizmet ederek devrimci ısrar ve gelişmelere vesile olduğu Partimizin pratiğinde somutluk kazanmaktadır. Ölümsüzleşen yoldaşlarımızın bizlere devrettikleri bayrağı taşıyarak devrimci ideallerini gerçekleştirme görevi, devrime daha sıkı sarılma sorumluluğunu tetiklemektedir. Bu görev ve sorumluluk bugün Sosyalist Halk Savaşı’nın geliştirilerek siyasi iktidarın zapt edilmesi hedefiyle devam etmektedir. Partimizin ve her bir yoldaşımızın devrimci bilinci ve yönelimi budur.

Türk hakim sınıfları ve somuttaki temsili Erdoğan/AKP iktidarının değişik millet, milliyet ve inanç kesimlerinden ezilen-sömürülen tüm Türkiye-Kuzey Kürdistan halklarına karşı topyekun savaş saldırganlığı altında azgınca yürüttüğü faşist saldırılar ve özellikle de Kürt ulusu şahsında yürüttüğü soykırımcı vahşi katliamlar karşısında, 17’lerin komünist kararlılığını kuşanarak devrimci savaşa sarılmak ertelenemez görev ve sorumluluktur.

17’lerin ölümsüzlüklerinin 11. yılında anıları önünde saygıyla eğilirken, onlar şahsında tüm dünya ve ülkemizde, özelde de Kuzey Kürdistan ulusal direnişinde ölümsüzleşenleri  saygıyla anıyoruz‘‘.

17’ler Ölümsüzdür!
Bağımsızlık, Devrim ve Komünizm Mücadelesi Şehitleri Ölümsüzdür!
Yaşasın Sosyalist Halk Savaşı!
Yaşasın Maoist Komünist Partisi!

                                                                                                                      

                                                                                                                               

Önceki İçerikSaldırıları birleşik mücadeleyle boşa çıkaralım
Sonraki İçerikHalkın Günlüğü 124’üncü sayısı çıktı