Mayıs ayı kapsamında, Avrupa’da Sınıf Teorisi ve Partizan tarafından” Katledilişinin 48. Yılında Komünist Önder İbrahim Kaypakkaya’yı Anıyoruz! Bu Çelik Aldığı Suyu Unutmayacak! Kaypakkaya Yolumuzu Aydınlatmaya Devam Ediyor!” şiarı ile ortak planlanan Kaypakkaya’ı anma etkinlikleri devam ediyor
Bu kapsamda İsviçre’nin Basel şehri, Almanya’nın Frankfurt ve Avusturya’nın Viyana şehirlerinde anma etkinlikleri gerçekleştirildi.
Basel
22 Mayıs tarihinde İsviçre’nin Basel kentinde toplanma yeri olan Dreirosenbrücke’ de, gerçekleşti.
günün anlam ve önemi üzerine Almanca ve Türkçe yapılan kısa açıklamaların ardından, Kaypakkaya ve Mayıs ayında ölümsüzleşenler şahsında, bağımsızlık, halk demokrasisi, devrim ve sosyalizm mücadelesinde yaşamını yitirenler için saygı duruşu yapıldıktan sonra yürüyüş başladı. Birleşik Devrimci Güçler bileşenlerinin de yer aldığı kortejde, kitlesel katılım ve yürüyüş boyunca Kürtçe, Almanca ve Türkçe sloganlar eşliğinde ortaya çıkan devrimci kitlesel irade, anma etkinliğine ayrı bir coşku kattı.
Yürüyüş, anma etkinliği için belirlenen toplanma yerinde son bulduktan sonra, Partizan ve Sınıf Teorisi ortak imzalı açıklama okundu.
”Silahlı devrim perspektifi ile 71 kopuşun devrimci önderlerinden THKO’nun kurucu kadroları olan Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan, Hüseyin İnan’la, Mayıs ayında darağaçlarında hesaplaştık faşizmle. Ezilen Kürt Ulusunun bağımsızlık ve özgürlük mücadelesi, yine bu ayda bayraklaştı Hakkı Karer ile. Ve ezilen-sömürülen halkların ilerici mirasını, Mayıs ayının bereketiyle zulmün saltanatına karşı Amed zindanlarında bayraklaştıran, bilumum gericiliğe karşı olan cepheden tutumunu, işkencede devrim-sosyalizm ve komünizmin yılmaz savunuculuğu ile birleştiren Komünist Önderimiz İbrahim Kaypakkaya’nın, celladını öldürdüğüne bin pişman ettiği ayın adıdır Mayıs.” ifadelerinin yer aldığı açıklama şöyle devam etti;
”Komünist Önder Kaypakkaya, 72 Nisan’ında kuruluşu ilan edilen Partimizin komünist çizgisinde, tayin edici rolü ve önder misyonuyla, tartışmasız bir derinliğe ve büyük tarihsel kılavuzluğa sahiptir. Sınıf mücadelesindeki yarım asırlık kararlı ve cüretli yürüyüşümüz, O’nun, ideolojik, siyasal, teorik, pratik bilgeliğinin bize bıraktığı mirasından niteliğini almaktadır. Bu miras, sadece tarihsel bir anda, politik devrim çizgisi ile toplumsal çelişkilere vurulan bir neşter değil, aynı zamanda coğrafyamız sınıflar mücadelesi ve devrimci hareketi açısından, Tarihsel-diyalektik metotla dünün sentezi, bugünün devrimci savaş perspektifi ile yürüyüş güzergahıdır. Bu bağlamında son derece büyük bir değere ve anlama sahip bu komünist duruş, sınıf mücadelesinin her tarihsel kesitinde, devrimci çözüm anahtarıdır.
Yani Kaypakkaya’nın, devrim tarihimize, kan ve can pahasına düştüğü not, coğrafyamız bütün devrim ve komünizm mücadelesi güçleri açısından büyük bir hazinedir. Kavranması ve daha ileri bir nitelikte sahiplenilmesi, güçlü bir devrimci perspektiftir, politik iktidar yürüyüşüdür. Yani, Kaypakkaya yoldaşın, Suphi TKP si kısa dönemi sonrası, coğrafyamızda, proletarya ve emekçi halkların kurtuluş bayrağını, komünist ilkelerle göndere çekmesi ve devrim mücadelesinde nitel bir çığır açması, O’nu, uluslararası proletaryanın coğrafyamızdaki temsilcisi olarak anlamlandırır ve devrimci hareketin ortak değeri haline getirir. Partimizin kurucu önderi olduğu kadar, coğrafyamız sınıf hareketinin önderi olması, bu komünist niteliğinden ileri gelmektedir. Kaypakkaya yoldaşın komünist ilkelerle billurlaşmış stratejik doğrultusu, devrimimizin nihai hedefi olan komünist topluma ulaşmada yaşamsal anahtardır.
Kaypakkaya, Tarihsel ve Diyalektik Materyalist Metotla Çıplak Gerçeği Keşfetmede Nitel Bir Duruştur!
Toplumsal gerçeğin devrimci niteliği, diyalektik-materyalist yöntemle ulaşılan sentezdir. Olaylara tarihsel sebepleriyle yaklaşarak, resmi ideoloji ve tarih anlayışına, aydınlanmacı-kalkınmacı “uygarlık” çizgisine , uluslararası komünist harekete bir virüs gibi bulaşan cumhuriyetçi-aydınlanmacı-ilerlemeci paradigmalara cepheden karşı duruş, Kaypakkaya’yı coğrafyamızda nitel bir çığır yapan başka bir olgudur. Kuşkusuz, Kaypakkaya’da sistemli hale gelen Batı aydınlanmacılığından kopuş, O’nun üzerine bastığı politik-ideolojik zeminden kaynaklanmaktadır. Avrupa modernitesi Marksizm’ine ve onun çeşitli coğrafyalardaki temsiline karşı, Başkan Mao önderliğinde uzun süredir mücadele edilen ve Büyük Proleter Kültür Devrimi ile, Marksizm’in üçüncü aşaması olarak tecrübeye dönüşen teori ve pratik, Kaypakkaya sistematiğinde temeldir-özdür. Bu temel çizgi farklılıktan kaynaklı, coğrafyamızda ilericiler ve devrimciler, aydınlanmacı batı felsefesi ve pozitif bilimciligin etkisinde kalırken, O; Osmanlıdan Türk Sünni İslam sentezli tüm gerici uygulamalara, Ermeni, Rum, Süryani, Kürt ulusu, azınlıklar ve ezilen inanç guruplarına yönelik gerçekleştirilen katliam ve soykırımlara bu ideolojik özüyle meydan okuyordu. Resmi tarih ve devrimci güçlere sirayet eden burjuva ideolojiye bulaşık geleneksel anlayışların hükümsüz kılınması, Kemalist diktatörlüğün faşist niteliğini deşifre edilmesi, İnkar ve İmha siyasetiyle Ezilen Kürt Ulusunun Kendi Kaderini Tayine Etme Hakkının kayıtsız şartsız tanınması gibi temel meselelerde, coğrafyamızda bir moment aranacaksa, o moment KAYPAKKAYA’dır.
Anma etkinliğinde yapılan açıklama şu vurgularla sona erdi;
”Büyük miras ve geleneğimizle, verili tarihsel koşullarda devrim sancısına ebelik yapan bu gelişmeler içinde bayraklaşan Kaypakkaya, coğrafyamızda Suphi’ler sonrası yaşanan 50 yıllık siyasi felcin doktirini olan pasifist-revizyonist-parlementerist çizgileri, Mahir ve Deniz’lerle birlikte “silahlı devrim manifestosu” çıkışıyla alt ederek devrim ütopyamızı kökleriyle buluşturmuştur. Ama 71 devrimci kopuşunun ortak paydası olan “silahlı devrim” yolundan öte, ideolojik ve teorik olarak, resmi ideolojiden, burjuva ideolojinin zehri olan tüm çizgilerden, geleneksel tarih anlayışından koklü kopuş ile ancak döşenebilirdi devrimin köşe taşları. İşte Politik devrim çizgisi ile, Büyük Proleter Kültür Devriminin ideolojik-teorik ürünü olarak, kurucu önderimiz KAYPAKKAYA yoldaşın 24 Nisan 72 manifestosuyla göklere çekip dalgalandırdığı Komünizm bayrağı, tarihsel yürüyüşümüzde büyük bir ideolojik-siyasi çığır açarak, değişik ulus ve azınlıklardan coğrafyamız haklarına ilham kaynağı olup anlam kazanmıştır.
Yolumuzu aydınlatan bu meşale ile, temel sorunumuz olan proleter devrimimizin gerçekleştirilmesi, proleter iktidarların kurulması ve dünya gericiliğiyle birlikte her renk ve çizgideki gericiliklerin alt edilmesi…, büyük özgürlükler dünyasının kurulması görev ve sorumluluğuyla karşı karşıyayız.
Gerek emperyalist dünya gericiliği altında insan ve doğanın yok edilişine dönük yaşanan barbarlık tehdidi ve gerekse de Türkiye-Kuzey Kürdistan’da büyük katliam ve kıyımlarla hüküm süren Erdoğan liderliğindeki tekçi-tek adam açık faşizm sultasının emekçi halkın üstüne karabasan gibi çöken vahşi zulmü, devrim ve Komünizm mücadelesinin ağır bedeller pahasına da olsa ertelenemez bir zorunluluk olduğunu kanıtlamaktadır. Toplumun her dinamiğini koyu faşizm koşulları ile bastırmaya çalışan AKP-MHP iktidar bloğu, sömürülen sınıf ve halk katmanlarına, ezilen Kürt ulusu ve inançlara, kadınlara karşı top yekün bir savaş konsepti geliştirmiş, bu saldırganlığını Kürt coğrafyasına karşı geliştirdiği askeri işgal harekatlarıyla tam bir kuşatmaya dönüştürmüş durumdadır. Bu zeminde, her devrimci birlik ve her devrimci etkinlik mücadelemizde yaşamsal bir ihtiyaç ve öneme sahiptir. Şüphesiz ki, bu mücadelenin bir parçası da devrimci savaşımda ölümsüzleşen yoldaşlarımızın ideallerini gerçekleştirme kararlılığıyla Onları anmak, tarihi belleğimizi diri tutmaktır.”
Frankfurt
Frankfurt’ta yapılan anma etkinliği tertip komitesi adına yapılan açıklamanın ardından komünist önder İbrahim Kaypakkaya şahsında Deniz Gezmiş, Mahir Çayan, Hüseyin Cevahir, Mazlum Doğan Haki Karer, Kemal Pir, Meral Yakar, Barbara Anna Kistler, Berna Ünsal, Sevda Serinyel, Sabahat Karataş, Zeynep Kınacı, Sefagül Keskin ve son olarak Medya Savunma Alanların da savaşarak ölümsüzleşen Birleşik Devrim Hareketinin komutanlarından Sinan Dersim şahsında ölümsüzleşenler anısına bir dakikalık saygı duruşu ile başladı.
Anma etkinliğinde ortak yapılan açıklamada;
”Türkiye, Kuzey Kürdistan-Türkiye Kürdistan’ı, bağımsızlık, demokratik halk devrimi, sosyalizm ve yüce komünizm mücadelesinde, önemli kayıplarımızın yaşandığı aydır Mayıs ayı. Faşist Türk egemenler sisteminin gerçekleştirdiği katliamlar bağlamında kanlı, görkemli direnişlerimiz ve düştüğümüz yerden yeniden ayağa kalkma kudretimiz bağlamında “direniş manifestosudur” ifadelerine yer verildi.
Açıklama şu çağrı ve vurgularla sona erdi;
“Toplumun her dinamiğini koyu faşizm koşulları ile bastırmaya çalışan AKP-MHP iktidar bloğu, sömürülen sınıf ve halk katmanlarına, ezilen Kürt ulusu ve inançlara, kadınlara karşı top yekûn bir savaş konsepti geliştirmiştir. Bu saldırganlığını Kürt coğrafyasına karşı geliştirdiği askeri işgal harekatlarıyla tam bir kuşatmaya dönüştürmüş durumdadır. Bu zeminde, her devrimci birlik ve her devrimci etkinlik mücadelemizde yaşamsal bir ihtiyaç ve öneme sahiptir. “
Etkinliğe, KCDK, HBDH, DKP-BÖG, MLPD ve enternasyonal dayanışma mesajları sunuldu. Ozan Rençber’in Kürtçe ve Türkçe ezgileri ile devam eden programa, Grup Kızıl Anka’da sahne alarak kitle ile birlikte türkülerini söyledi. Kapanışı yapan Grup Umuda Haykırış coşkuyla okuduğu marşlara kitle de sloganlarıyla eşlik etti.
Anma etkinliği kitleyle birlikte söylenen 18 Mayıs marşı ile sona erdi.
Viyana
Komünist Önder İbrahim Kaypakkaya katledilişinin 48’inci yılında Sınıf Teorisi ve Partizan tarafından gerçekleştirilen ortak bir etkinlikle Avusturya’nın başkenti Viyana Anıldı. 22 Mayıs Cumartesi günü Resselpark /Kalsplatz’da Saat 16:30 ‘da başlayan anma etkinliğine Birleşik Mücadele Güçleri ‘de katıldı. Enternasyonal marşın okunması ile başlayan etkinlik, komünist önder kaypakkaya şahsında devrim, sosyalizm ve komünizm mücadelesinde ölümsüzleşenler için 1 dakikalık saygı duruşu ile devam etti.
Partizan ve Sınıf teorisinin ortak açıklaması Almanca olarak okundu,
Açıklamada, “Komünist Önder Kaypakkaya, 72 Nisan’ında kuruluşu ilan edilen partimizin komünist çizgisinde, tayin edici rolü ve önder misyonuyla, tartışmasız bir derinliğe ve büyük tarihsel kılavuzluğa sahiptir. Sınıf mücadelesindeki yarım asırlık kararlı ve cüretli yürüyüşümüz, O’nun, ideolojik, siyasal, teorik, pratik bilgeliğinin bize bıraktığı mirasından niteliğini almaktadır. Bu miras, sadece tarihsel bir anda, politik devrim çizgisi ile toplumsal çelişkilere vurulan bir neşter değil, aynı zamanda coğrafyamız sınıflar mücadelesi ve devrimci hareketi açısından, Tarihsel-diyalektik metotla dünün sentezi, bugünün devrimci savaş perspektifi ile yürüyüş güzergahıdır. Bu bağlamında son derece büyük bir değere ve anlama sahip bu komünist duruş, sınıf mücadelesinin her tarihsel kesitinde, devrimci çözüm anahtarı olduğu vurgulandı.” denildi.
Açıklamanın devamında, “SINIF MÜCADELESİNİN YARIM ASIRLIK KARARLI VE CÜRETLİ YÜRÜYŞCÜSÜYÜZ! Toplumsal gerçeğin devrimci niteliği, diyalektik-materyalist yöntemle ulaşılan sentezdir. Olaylara tarihsel sebepleriyle yaklaşarak, resmi ideoloji ve tarih anlayışına, aydınlanmacı-kalkınmacı “uygarlık” çizgisine , uluslararası komünist harekete bir virüs gibi bulaşan cumhuriyetçi-aydınlanmacı-ilerlemeci paradigmalara cepheden karşı duruş, Kaypakkaya’yı coğrafyamızda nitel bir çığır yapan başka bir olgudur. Kuşkusuz, Kaypakkaya’da sistemli hale gelen Batı aydınlanmacılığından kopuş, O’nun üzerine bastığı politik-ideolojik zeminden kaynaklanmaktadır. Avrupa modernitesi Marksizm’ine ve onun çeşitli coğrafyalardaki temsiline karşı, Başkan Mao önderliğinde uzun süredir mücadele edilen ve Büyük Proleter Kültür Devrimi ile, Marksizm’in üçüncü aşaması olarak tecrübeye dönüşen teori ve pratik, Kaypakkaya sistematiğinde temeldir-özdür. Bu temel çizgi farklılıktan kaynaklı, coğrafyamızda ilericiler ve devrimciler, aydınlanmacı batı felsefesi ve pozitif bilimciliğin etkisinde kalırken, O; Osmanlıdan Türk Sünni İslam sentezli tüm gerici uygulamalara, Ermeni, Rum, Süryani, Kürt ulusu, azınlıklar ve ezilen inanç guruplarına yönelik gerçekleştirilen katliam ve soykırımlara bu ideolojik özüyle meydan okuyordu. Resmi tarih ve devrimci güçlere sirayet eden burjuva ideolojiye bulaşık geleneksel anlayışların hükümsüz kılınması, Kemalist diktatörlüğün faşist niteliğini deşifre edilmesi, inkar ve İmha siyasetiyle Ezilen Kürt Ulusunun Kendi Kaderini Tayine Etme Hakkının kayıtsız şartsız tanınması gibi temel meselelerde, coğrafyamızda bir moment aranacaksa, o moment KAYPAKKAYA olduğu vurgulandı. Devrimci marşlar ve halaylarla devam eden anma programı Halkların birleşik devrim hareketi adına bir yoldaş Kaypakkaya şahsında Denizlerin, Mahirlerin, Mazlumların İbrahimlerin, açtığı yolda birleşik devrim mücadelemizi zafere taşıyarak izlerinden yürüyeceğiz faşizmi yıkacağız özgürlüğü kazanacağız şiarını milyonların korosu haline getireceğiz diyerek konuşmasını tamamladı. Partizan ve sınıf teorisi temsilcileride yaptıkları konuşmalarda önderimiz İbrahim Kaypakkaya şahsında parti ve devrim şehitlerine verilecek tek sözümüzün devrim ve sosyalizm mücadelesini yükseltmekten geçtiğini onlarım bize miras olarak bıraktığı devrimci değerleri geniş halk yığınlarına taşıyarak onları devrimin öznesi haline getirerek örgütlemeliyiz denildi önder yoldaş Kaypakkaya’nın biz ardıllarına bıraktığı mücadele mirasını 21 yüzyıla taşıyarak sürdüreceğiz” ifadelerine yer verildi.
Kominter adına yapılan Almanca konuşmada ise İbrahim Kaypakkaya ve Avusturyalı bir komünistin hayatı mücadelesi ve benzerlikleri anlatılarak enternasyonal mücadelenin önemine dikkat çekildi.
AvEG-Kon temsilcisi de faşizme karşı birleşik mücadelenin önemine vurgu yaparak birlikte kazanacağız diyerek kitleyi selamladı. Ortak hazırlanan Almanca broşür alanda dağıtılarak bugün neden buradayız sorularına yanıt olmaya çalıştık, kavga türküleri ve şiirler okunarak devam eden anma programı halaylarla son buldu.