Sınıf mücadelesinin keskin seyri içinde yüzlerce komünist kadro ve savaşçısını güneşe uğurlayan proleter öncü aynı zamanda tarihsel mücadelesi içerisinde yarattığı destansı devrimci direnişler, kahramanlıklar ve düşmana vurduğu stratejik darbelerle sarsılmaz bir irade ve umut yaratmıştır. Bu sarsılamaz irade ve umut deyim yerindeyse adeta bir nehire dönüşerek halklaşmıştır. Ki bu nehir halkımızın yüzlerce, binlerce ve on binlerce devrim emekçisinin kanı, emeği ve bütünlüklü devrimci bedel ve birikimleri ile kan kızıl bir deryaya dönüşmüştür. Biz ardıllarını umutlu kılan işte bu devrimci tarihsel sürecimiz ve birikimlerimizdir. Tarihimizden güç alarak geleceği kuracağımızın teminatı işte bu tarihsel devrimci gerçekleridir. Proleter öncünün tarihsel mücadele sürecinin tayin edici ve öne çıkarak halklaşan ve proleter öncünün sınırlarını da aşarak bütün devrimci güçler açısından da saygı uyandıran komünist kadrolarından biri de kuşkusuz ki Baba Erdoğan’dır.
Lise yıllarında proleter öncü içinde örgütlenerek ileri çıkan Baba Erdoğan kısa sürede ilerleyerek mücadelede özneleşir. 1985 yılında proleter öncü önderliğindeki gerilla birliklerine katılan Baba Erdoğan, askeri yanının yanı sıra teorik olarak da kendini geliştirerek proleter öncü içindeki ideolojik mücadelede rol oynar. 1987 yılında proleter öncü saflarında yaşanan ve tarihe DABK-KONFERANS ayrılığı olarak geçen süreçte Baba Erdoğan yoldaş DABK saflarında yer alır. Sonraki süreçte Baba Erdoğan yoldaş DABK kanadının MK üyeliği ve genel sekreter yardımcılığına kadar yükselir.
Kabına sığmayan bir şekilde öne çıkan Baba Erdoğan yoldaş, baskınlar, cezalandırmalar, yeni alanlara açılma ve sürekli yeni planlarla düşmanın korkulu rüyası olur adeta. Ki bu dönemde Baba Erdoğan yoldaş önderliğinde düşmana yönelik onlarca etkili eylem gerçekleştirilir. Baba Erdoğan önderliğinde 10 Ocak 1988 yılında gerçekleştirilen ve 12 Eylül’ den sonra şehirlere çökmüş olan ölü sessizliğini parçalayan ve düşmanın beyninde bir bomba gibi patlayan kandıra alay baskını tarihe mal olmuş ve 12 Eylül karanlığının halklar üzerindeki etkisini devrimci cüretle parçalayarak aydınlatan bir fener olmuştur. Eylemin sarsıcı etkisini hazmedemeyen devlet proleter öncü’ye yönelik kapsamlı bir saldırı furyası başlatır. Bu saldırılarda proleter öncünün önder kadrolarından Manuel Demir yoldaş hunharca katledilirken, Baba Erdoğan yoldaşta tutsak düşer.
Gözaltında ve hapishanelerde komünist önder İbrahim Kaypakkaya’ nın komünist direniş geleneğini kuşanan Baba Erdoğan mahkemelerde burjuvaziyi yargılayarak proleter öncünün siyasal savunmasını mahkeme salonlarında haykırır. Tutsaklık koşullarında da kabına sığmayan bir biçimde mücadelesine devam eden Baba Erdoğan yoldaş bir yandan proleter öncünün örgütsel meselelerine kafa yorarken, diğer yandan ise firar çalışmaları ve Karadeniz bölgesine açılma planları yapmaktadır. Bu çalışmalar sonucunda 1990 Mayıs ayında devletin çözemediği bir yöntemle 4 Devrimci Sol kadrosu ile düşmanın duvarlarını parçalayarak firar eder. Baba Erdoğan’ın firarının duyulması Dersim’de halk tarafından coşkuyla karşılanır. Öyle ki onlarca köyde kurbanlar kesilir.
Baba Erdoğan yoldaş hapishanedeyken altı yapı çalışmalarına başladığı Kardeniz’e açılma siyasetini somutlaştırarak 1990 yılında bir grup gerilla birliği ile Karadeniz’e geçerek gerilla mücadelesini Karadeniz’e taşır. Kısa sürede bölgede etkili olan gerilla mücadelesi hemen düşmanın dikkatlerini üzerine çeker. Düşmandan silahlanma ilkesini kendine referans alan Baba Erdoğan bu perspektifle düşman karakollarına yönelik eylem planları yapmaya karar verir. Bu planlama kapsamında 16 Eylül 1990’da Tokat’ın Almus ilçesi Gümelönü karakoluna bir baskın gerçekleştirilir. Baskın sırasında yaralanan Baba Erdoğan yoldaş yoldaşları tarafından karakoldan uzaklaştırılır, Fakat Baba yoldaş aşırı kan kaybından dolayı
16 Eylül 1990’da ölümsüzleşir. Baba Erdoğan yoldaş 21 Eylül 1990’da Dersim/Hozat’ta kendi köyünde kitlesel bir katılım ve parti sloganları ile sonsuzluğa uğurlanır.