Amaç-araç ilişkisinde anlayıştan kaynaklanan iki temel bakış açısı veya iki spesifik yaklaşım mevcuttur. Bu iki yaklaşım en keskin karşıtlık içinde olan iki felsefi görüşü temsil eder ki, bunlardan biri burjuva idealist felsefe, diğeri diyalektik materyalist felsefedir. Biri burjuva, diğeri proleterdir demek de isabetlidir.
Burjuva idealist felsefenin beslediği görüş, burjuva pragmatizminden malul olup amaca giden her yolu mübah sayar, dolayısıyla amaca ulaşmak için her yol-yönteme baş vurur. Burjuva faydacılığı da olan bu felsefi anlayış ve yaklaşım, ”ne faydalı ise o doğrudur” görüşüyle sakattır. Yani ilkesizdir ya da belirli bir ilkeye sahip değildir. İlkeden beslenmediği veya ilke yön vermediği için fayda getiren her yol-yöntemi kullanır, göreli an ve durumda ne yararına geliyorsa onu doğru bularak uygular. Yeter ki, amaç veya hedeflerine hizmet etsin… Kullanılan aracın, yöntemin vb amaçla uyumlu olup olmaması önem taşımaz burjuva faydacılığı veya pragmatizmi için… İlkesizlik özgülünde burjuva pragmatizmi tipik bir oportünizmdir. Dikkat edilirse küçük-burjuva oportünist hareketler-görüşler, çok daha belirgin olarak da reformist-revizyonist hareketler ilkesiz faydacılığa sı sık düşer veya bu ilkesiz tutmu benimserler. Siyaset alanında ilkesiz oportünist faydacılığın devrimci hareket içinde yaygın olduğunu söylemek abartı olmaz. Devrimci hareket ile burjuva pragmatist felsefe temelden farklı olsa da ilkesiz faydacı politika örneklerinde örtüşme gösterebilmektedir. Ancak burada üstüne duracağımız esas mesele burjuva pragmatizminin araç-amaç ilişkisine en çıplak ve keskin yansımasını temsil eden siyasi gericilik versiyonlarıdır. Bu gericilik dayandığı burjuva pragmatizminde araç-amaç ilişkisinde çok keskin bir bataklığı temsil ederek bizlere tersorantılı tecrübe zemini oluyor.
Örneğin, burjuva pragmatist felsefeye oturan burjuva idealist gerici türevlerden IŞİD çetesi Antep’te Kürtlerin düğününe dönük gerçekleştirdiği canlı bomba saldırısında bir çocuğu kullanmıştır. IŞİD gericiliği burjuva idealist mantalitesine uygun olarak ‘’amaca giden her yol mübahtır’’ felsefesini benimsediği için canlı bomba saldırısında bir çocuğu kullanmaktan sakınmamıştır. Zira onun için esas olan amacını gerçekleştirmektir, bu amacı gerçekleştirirken kullandığı yöntem ve araç önemli değildir. İnsanı esas almaktan da öteye hiç bir savaş ahlakında olmayan ve doğrudan insani bir suç olan çocukların savaşta veya eylemde kullanılmasını benimseyecek kadar bir burjuva pragmatizmi örneklemektedir. Daha açıkçası insan merkezli olmayan burjuva gericilik insanı-çocuğu bir araç olarak kullanıp amacını gerçekleştirmiştir. Burada çok çıplak biçimde araç-amaç ilişkisinde burjuva pragmatizmini uygulayarak amaca giden her yol mübahtır felsefesini uygulamıştır.
Açık ki insan merkezli felsefe amaçla araç ilişkisinin titizliğini korumak ve amaca giden her yolun mübah olmadığını teorik-pratik düzlemde net biçimde ortaya koymak durumundadır, koymaktadır. Dolayısıyla, amaç için insanı araç etmekten mutlak biçimde sakınmak durumundadır. Daha genel manada anda veya göreli durumda fayda sağlayan her şeyi benimsemez, doğru göremez, doğru görmez de. Anda veya somut siyasette fayda sağlayan ya da o anki çıkarlarımıza hizmet eden politika, kullanılan yöntem ve araçların amaçlarımzla da uyumlu olması kesinlikle gerekmektedir. Amaca uygun olmayan bu araç ve yöntemlerin sağladığı veya sağlayacağı fayda göreli olmakla birlikte, son tahlilde bizleri amaçtan uzaklaştıran ya da amacı yaralayan unsur olarak gerçekte faydalı olmayan, bilakis zararlı olan siyaset, araç ve yöntemlerdir…
Diyalektik materyalist felsefeye yaslanan proleter devrimci görüş kesin biçimde araç-amaç ilişkisni kollayarak, kullanacağı araç ve yöntemlerin amaca uygun olmasına gereken önemi verir. Bundan ödün vermez, ilkesiz faydacılığı benimsemez. Andaki faydayı ilke ve amaçla uyum zemininde ele alan proleter görüş, amaca uygun olmayan araçları kullanmaktan mutlak biçimde sakınır, ilkelerini andaki faydaya feda etmez. Somut örnekten yola çıkarsak; örneğin IŞİD çetesinin yaptığı gibi, amacına ulaşmak için bir çocuğu veya bir insanı canlı bomba şeklinde basit bir araç olarak kullanmaz. Şayet kullanırsa, insan merkezli görüş mantalitesinden uzaklaşır, araç-amaç ilişkisinde burjuva görüşle yakınlaşır, amaca giden her yolu mübah sayarak amacını gölgelemiş olur… İnsanı bir araç olarak kullanıp bilinçli bir planla ölümünü onaylayarak hedeflerine-amaçlarına ulaşmayı benimserse, bu anlayışında burjuva pragmatizmi ve dolayısıyla burjuva gericiliğiyle birleşmiş olur.
Sosyalistler için amaç-araç ilişkisi son derece belirleyici noktada olup bir ayrım çizgisi olarak öne çıkar. Eyleminde halka zarar vermemeyi bu nedenle veya bu zeminde önemser, benimser ve uygular. Asla burjuvaziyle aynı yol-yöntemi benimsemez, onun kullandığı kirli araçlara, yöntemlere, siyasetlere tenezzül etmez. Son tahlilde insanlığın kurtuluşunu hedefleyen felsefi görüş, insan merkezli bir anlayışa sahip olmak durumundadır. İnsanlığın kurtuluşu için somut toplumsal ya da tarihsel şartlarda ölümcül savaş yürütmek Sosyalistlerin önünde zorunlu bir görev olarak durmaktadır. Bu savaş öldürme veya yok etme eksenine oturur fakat savaşın zorunluluğu dışında irademize bağlı ve bilinçli bir tercih olarak insanın ölümünü savunmak ya da bunu siyaset haline getirmek amaç itibarıyla doğru olamaz. Hele kendi militanlarının, halkın, halktan insanın ölümü üzerine bir siyaset ve anlayış asla benimseyemez. Amaç için kullanacağımız amaca uygun yığınca yöntem ve araç varken amaca uygun olmayan yöntemler kullanmak elbette kabul göremez. Bir insanın, dahası bir çocuğun ölümü üzerine eylem kurgulamanın hiç bir zorunluluğu yoktur ve bu amaca da terstir. Başka araç ve yöntemler mevcut olduğu halde insanı-çocuğu bir araç olarak kullanmak olsa olsa ortaçağ zihniyeti olur, asla haklı ve anlaşılır bir tarafı olamaz. Sosyalist hiç olamaz.
Son olarak, IŞİD’in insanlık suçu ve insanlık dışı zihniyetle gerçekleştirdiği Antem katliamını ve tüm sorumlularını lahnetliyor, Kürt ulusuna başsağlığı dileklerimizi iletiyoruz.