Manisa’nın Soma ilçesinde taşeronluk sistemiyle işçi çalıştıran kömür madeninde çıkan yangında, yüzlerce işçi maden ocağında mahsur kaldı. İşçiler katledildikten sonra devreye koyulan kurtarma çalışmaları devam ediyor. An itibarıyla 292 işçinincesedi çıkarılırken, onlarcası da yaralı olarak kurtarıldı. Tablonun korkunç ve ölü sayısının ürpertici olduğu ve bu sayıdan daha fazla olacağı anlaşılmaktadır. ‘Kaza‘ denilen bu işçi katliamının en büyük maden işçisi katliamı olduğu söylenebilir. Yaşanan bu katliamın büyük ve korkunç bir işçi kıyımı olduğu açıktır. İktidar ve ilgili bakanlıklar birinci dereceden bu katliamın sorumlusu durumundadırlar.
Katledilen işçilerin anısı önünde saygıyla eğiliyor, hesabını sorma bilincini unutmayacağımızı beyan ediyoruz. Kahrolsun işçi düşmanı sömürücü sınıflar ve onların kanlı iktidarları.
Bu katliam en büyük işçi katliamı da olsa, buna benzer işçi katliamlarının kaçıncı tekrarıdır yaşanan… Her defasında işçi düşmanı faşist iktidarlar aynı teraneleri çalarak, sorumluların açığa çıkarılacağını, ölen işçi ailelerine tazminat ödeneceğini (yani sus payı verileceğini), maden işletmesinin denetlendiğini ve eksiklikleri olmadığını, patlamanın nasıl gerçekleştiği vb vs üzerine yığınca tartışma yürütmektedir. Ancak bütün tartışmalara karşın, bugüne kadar hiçbir şey değişmedi. Her defasında işçiler yüzlerce metre yerin altında ölüme gönderilerek katlediliyor. Patronların, şirketlerin sömürü ve karı uğruna işçiler diri diri toprağa gömülüyor. Hiçbir tartışma, sorumlu arama, inceleme başlatma ve hatta ölen işçilerin ailelerine sus payı verilerek satın alma girişimleri gerçeği değiştirmez.
Bu da yetmezmiş gibi, bir önceki maden işçilerinin katledilmesinde Erdoğan bu ölümlerin ‘kader’ olduğunu söylemekten geri durmadı. İşçi katliamlarını ‘kader’ olarak açıklamak, işçilerin ölüm fermanını işletme sahipleri, özel işletmelerin eline vermek demektir. Ancak işçiler bu katliamlara-katledilişlerine artık dur demeli ve yazgılarını ellerine almalıdır. İşçilerin yazgılarını Allaha havale ederek kapitalist patronlar tarafından katledilmeleri sağlanmaktadır. Öyle ya, madem bu ölümler birer kader, alın yazısı, tanrının takdiri, patron ya da işletme sahibinin bir suçu ve sorumluluğu yoktur, olamaz da. İşte bu dindarlığı kullanan Erdoğan’ın en büyük işçi düşmanlığının tescilidir.
Elbette taşeronluk sistemi bu korkunç katliamların önemli bir nedenidir. Bu işletmeleri denetlemeyen, denetleyip çalışma izni veren ya da masraf yapmaktan kaçınıp işçileri can güvenliğinden yoksun koşullarda çalışmaya süren iktidarlar sorumludur. Evet bu ölümlerden iktidar sorumludur. Çünkü daha önceki patlamada, bu işletmelerde yaşanan ölümlerin önemli bir nedeninin taşeronluk sistemi olduğuna dikkat çekilerek gerekli önlemlerin alınması istenmesine karşın iktidar bir adım atmamış, dolayısıyla da bu işletmelerin işçileri kıymasına davetiye çıkarılmıştır.
İşçilerin katledilmesinden sorumlu olan iktidar sahipleri ve ilgili işletmelerdir. Katliamın hesabı sorulmalıdır. Öncelikle kitlesel protestolar gerçekleştirilerek işçi katliamlarına dur denilmelidir.