Avusturya İnnsbruck’da ATİGF İnnsbruck Derneği’nde “Aralık Katliamlarını Unutmayacağız” başlıklı ortak panel düzenlendi. Panele AGEB, ADHK ve Türkiye’den PSAKD Genel Başkanı Cuma Erçe Katıldı. Panel, katliamlarda yaşamını yitirenler için yapılan saygı duruşu ile başladı.
Panelde ilk olarak konuşan AGEB temsilcisi; Faşist Türk devletinin katliamlar politikası gerek Maraş katliamı gerekse de 19 Aralık hapishaneler ve Roboskî katliamlarının tarihi Kürtlere, Alevilere, devrimcilere yönelik katliamlarla dolu olan Türk devletinin Aralık ayında yaptığı barbar katliamlar olduğu belirtildi. Katliamlara giden süreçlerin politik analizini yapan AGEB temsilcisi, faşizmin kendi iktidarını sürdürebilmesi için kendisine karşı duran güçleri tasfiye amacıyla bazen Maraş’ta olduğu gibi faşist çeteleri öne çıkardığı, 19 Aralık hapishaneler ve Roboski’de olduğu gibi bazen de doğrudan katliamlar gerçekleştirdiği belirtildi. 19 Aralık 2000 operasyonunun bir yüzünün katliam olduğunu ancak diğer yüzünün de direniş olduğunu, tutsakların teslim olmadıklarını ve F tiplerine karşı sonuna kadar direndikleri belirtildi.
AGEB temsilcisinin ardından söz alan ADHK temsilcisi de, zindanlar tarihini anlatarak hapishaneler, devrimci mücadelenin en kararlı bir şekilde yürütüldüğü, bu mücadelenin en sert şekilde yaşandığı yerlerin başında geldiğini ve toplumsal mücadele büyüdükçe, bu mücadele sokaklara yansıdıkça hapishaneler, mücadelenin önemli alanından biri haline geliyor; devletin dışarıda kontrolü sağlama politikaları içeriye de yansıyordu. Dönemin başbakanı Bülent Ecevit’in ağzından çıkan “Cezaevlerini kontrol altına alamazsak IMF programlarını uygulayamayız” itirafı, denetimi sağlamak için önce devrimci tutsakların teslim alınması gerektiğine işaret ediyordu. Hapishanelere yönelik bu saldırı devletin en kirli yüzünü gösterdiği anlardan olduğunu ve 20 hapishanede gerçekleşen bu saldırı ve katliam, Türk Devleti’nin acizliğini, devrimcilerin ise baş eğmezliğini bir kez daha gösterdiğini vurguladı.
PSAKD Genel Başkanı Cuma Erçe, devletin Alevi politikasını Osmanlı’dan günümüze kadarki sürecini anlatarak “TC” tarihini en derin siyasi ve ekonomik krizinin yaşandığını, okulların medreseye çevrildiğini, eğitimin dincileştiği, imamların cezaevinde, hastanelerde, deprem bölgelerinde yaşanan toplumsal sorunları halkı kandırarak yaşananların kader olduğunu propagandasını yaptıklarını anlattı. Erçe, cumhuriyetin birinci yüzyılında Alevilere yönelik baskı, asimilasyon, sürgün ve katliamlar hatırlatılarak, cumhuriyetin ikinci yüzyılında bunların yaşanmaması için mücadelenin kararlılıkla sürdürülmesi vurguladı.
Panel, soru-cevap ve katılımcıların görüşlerini açıklamalarıyla sona erdi.