Halkların Birleşik Devrim Hareketi (HBDH) Yürütme Komitesi, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’nde yazılı açıklama yaparak, erkek egemen sistemin toplumsal rollerine başkaldıran, isyan eden kadınlara birleşik devrim saflarına katılma çağrısında bulundu.
Dünya üzerinde halklar ve sermaye arasında uzlaşmaz sınıf çelişkilerinden doğan ve erkek egemen sistemin ömrünü tamamlamış olmasıyla açığa çıkan kriz-bunalım durumunun savaşı derinleştirdiğine işaret edilen açıklamada, erkek egemen sistemin egemenliğini kaybetme korkusuyla saldırganlaştığı, ancak bunun karşısında eskiyi yıkıp yeniyi kurma iddiasıyla savaşan devrimci güçler olduğu vurgulandı.
Açıklamada, “Tarihler boyunca devam eden ve sistem değiştikçe de sömürü biçimi gelişen erkek egemen sistem anlayışında da ilk hedeflenen kesimin kadınlar olması bir tesadüften ibaret değildir. Ekonomik sömürüsünden tutun da beden sömürüsüne kadar, sömürünün her biçimine maruz bırakılmış kadınlar daha kolay sistemden kopuş yaşamaktadır. Bu kopuş onları savaşın ön saflarına taşıyor. Kadınların her geçen gün daha büyük yığınlar halinde devrim cephesinde yer alması, sistemle her alanda uzlaşmayıp çatışması, sınıflar arası son kapışmaya doğru giden yolu örgütlemesi erkek egemen sistemin krizini derinleştiriyor” denildi.
Kadınların toplumsal başkaldırısının sınıflar arası güç dengesini işçi sınıfı ve ezilen halklar lehine çevirdiği vurgulanan açıklamada, “Bu savaşımdan zaferle çıkmak için, faşist iktidarlar eliyle en otoriter araçları devreye sokuyor. Faşizm, emekçi halkların kadın yarısını toplumsal mücadeleden uzaklaştırabilmek için, kadınlara yönelik her türlü saldırının, şiddetin ve baskının önünü açıyor ve örgütlüyor. Bunun en büyük sebebi ise kadınları ve kadının kurtuluş mücadelesini iktidarına bir tehdit olarak görmesidir. Kadınları mücadeleden uzak tutmak için toplumun gericiliğini son noktaya kadar kullanma çabasındadır. Bunu yaparken tek amacı ezilen kesimleri bölerek güçsüz bırakmaktır” ifadelerine yer verildi.
Her gün en az üç kadının/çocuğun erkek şiddetiyle katledildiği, savaşlarda bombalanarak öldürüldüğü, devlet şiddeti biçimiyle gözaltına alındığı, tutsak edildiği hatırlatılan HBDH açıklamasında, “Kadına yönelik şiddet her geçen gün artarken, kadın katillerinin salındığı, istismarcıların korunduğu bu topraklarda faşist devlet, kadınların özgürlük mücadelesini engellemek için her türlü baskı ve şiddeti uyguluyor. Son bir yıl içerisinde yüzlerce kadın katledildi, on binlerce kadın şiddet dolu evlerde yaşamak zorunda bırakıldı. Kadın katliamlarının birbiri ardına gerçekleştiği, ölümlerin olağanlaştığı bu sisteme, şiddete, tacize, tecavüze karşı kadınlar isyanda” denildi.
Dinci faşist iktidarın saldırılarına, İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmeye, etkin uygulanmayan 6284 sayılı kanuna, fabrikalarda ve işyerlerinde sömürülmeye, mobbinge, şiddete, göçmen kadınlara uygulanan ırkçı saldırılara, siyasi tutsaklara yöneltilen çıplak arama ve işkencelere, cezasızlık politikalarına, kaybedilen kadınlara, LGBTİ+’lara dönük nefret söylemlerine karşı kadınların isyanda olduğu vurgulanan açıklamada, 25 Kasım 1960’da Mirabel kardeşlerin mücadelesine ilişkin bilgilere yer verildi.
64 yıl önce Dominik Cumhuriyeti’nde Trujillo diktatörlüğünün katlettiği Mirabel kardeşler şahsında erkek egemen sistem karşısında susmayan, itaat etmeyen ve özgürlük isteyen kadınlara gözdağı vermeye çalıştığı kaydedilen açıklamada şu ifadeler yer aldı: “Aradan geçen onca yıl bir kez daha gösterdi ki erkek egemen sistemin her türlü baskı, şiddet ve katliam politikalarına rağmen kadınlar özgürlük mücadelesinden geri durmadı, durmayacak. Mirabel kardeşlerin isyanı ve mücadelesi erkek egemen sistemin korkusu olmaya devam ediyor. Kelebeklerin kanat çırpışı bir diktatörlüğü yıktı. Şimdi binlerce kelebeğin kanat çırpışı tüm dünyaya yayıldı.
Erkek egemen sistemin ona biçtiği toplumsal rollere başkaldıran, isyan eden, savaşan kadınlar, birleşik devrimin saflarına katıldığında zafer kaçınılmaz olacaktır.
‘Belki de bize en yakın şey ölüm; fakat bu beni korkutmuyor, haklı olan her şey için savaşmaya devam edeceğiz’ diyen Maria Mirabel, bugün, mücadele perspektifini açıkça işaret etmektedir. Faşizme karşı savaşmaktan başka bir koşulumuz olmadığı kesindir. Faşizmin topyekun saldırılarına karşı örgütlenerek, devrimci mücadele geliştirilmeli, her alanda birleşik devrim bayrağı yükseltilmelidir.
Kadınlar, savaşın etkilediği koşullara mahkum değil. Aksine bu koşullar savaşmak için nedenler yaratmaktadır. Kadınlar bu savaşın bir parçası. Düşmanı vuracak araçlarınızı eline almanın zamanı çoktan gelmiştir. Daha bilinçli ve örgütlü bir güce dönüşür, kadınların birleşik mücadele perspektifini yaratabilirse tarihe yön verebilir. Savaşı ancak ve ancak savaşarak sonuca ulaştırabilir. Savaşların, erkek şiddetinin, sömürünün olmadığı bir dünya kurabilir.
25 Kasım 1960’ta Dominik Cumhuriyeti’nde faşist Trujillo diktatörlüğünü yıkan kıvılcım, bu isyanı ateşleyen üç devrimci kadının, Mirabel kardeşlerin katledilmesinin öfkesiydi. O günden bugüne değin kadınların devrimle özgürleşeceğini biliyor, tüm baskı ve şiddet politikalarına karşı devrim için birlikte, birleşik mücadelenin ruhuyla zafere ulaşacağına inanıyoruz.
Kadınlar, daha yaşanılabilir bir dünya için, insanca bir yaşam için, yaşamak için birleşik devrimin saflarına katılmaya çağırıyoruz. Birleşik devrimi büyütüp, bulunduğu her yeri savaş alanına çevirmeye, Halkların Birleşik Devrim Hareketi’nin zaferini gerçek kılmaya çağırıyoruz.
25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü dolayısıyla, erkek egemen sisteme karşı ayağa kalkmış tüm kadınların özgürlük ve kurtuluş mücadelesini Halkların Birleşik Devrim Hareketi olarak selamlıyor, Mirabel kardeşleri ve kadın özgürlük mücadelesinde ölümsüzleşen tüm kadın savaşçıları saygıyla anıyoruz. Faşizme ve erkek egemenliğine karşı; jin, jiyan, azadî!”