Güney Kürdistan’da referandum tartışması!

Komünistler “emperyalist parmaklar” ve feodal vb. önderlikler, hatalı çizgiler gerekçeleriyle, ezilen ulus- millet ve inançların demokratik taleplerine kayıtsız değillerdir. Hakikatleri ve gerçek çözüm yolunu gösterirlerken, ezilenleri uyarma sosyalizm perspektifi ile yürürlerken, ezilenlerin taleplerinin meşruiyetini tanır ve desteklerler. Kürtlerin ayrı devlet kurmaları bazılarının lütfü değil, meşru demokratik haklarıdır. Bu hak, hiçbir gerekçe ile iptal edilemez. Nasıl yaşayacaklarını ezilenlerin kendi özgür iradeleri karar verebilir. Ezilen ulus-milliyet-inançların iradelerinin karşısına çıkarılacak hiçbir zor kabul edilemez

HABER MERKEZİ(14.06.2017)-Irak Kürt bölgesel yönetim liderlerinden Barzani-Talabani ortak komisyonları aracılığıyla 25 Eylül 2017’de Irak’tan “bağımsız” bir Güney Kürdistan için “bağımsızlık referandumu” planladıklarını açıkladılar.

Beklendiği gibi Rabia’cı 4 tekçi Türk-İslam devleti, üstelik stratejik ortaklıkları olmasına, Güneyde ekonomik kontrollerine rağmen, “zinhar asla olmaz” misali derhal ayağa kalktılar. Başbakanlık ve Dış işleri bakanlığı “yüksek” seviyeden itirazlarını- hassasiyetlerini bildirdiler.

Sadece Türk hakim sınıfları değil, Kürt’lerin olduğu tüm bölge devletlerinde, tek millet- tek vatan- tek bayrak bölünmezlik diye sıraladıkları desturlarının dayandığı asıl korkuyu biliyoruz. Barzani’ye bir ortak olarak güvenleri olsa da egemenler açısından siyaset bir çıkarlar “sanatıdır”. Ola ki, Kuzey Kürdistan’da emsal teşkil edebilir. Bu açıdan anti-Kürt ve ilhak-işgal edilmiş anti Kürdistan, yani eski bölge devletleri statükosunun korunması temel stratejik politikalarıdır. Emperyalist efendileri eski statükonun sürdürülemez olduğunu bildiklerinden ve hem de bölgeyi kontrolde uşaklarını biraz hizaya getirmede parçalı bir dizayna ihtiyaç duyduklarından, devletlerin federal bir yeniden şekillendirilmesinden yanadırlar. Birleşik federal Irak- Suriye- Türkiye-İran, kendilerinin de planları arasındadır. Emperyalist güç merkezlerinin yeniden bölüşüm ve yapılandırma stratejileri, elbette sabit değil, dinamik ve koşullara göre şekillendirilmektedir. Ne değişmez partner nede sınırlar vardır. Emperyalist çıkarları ve hegemonyaları her şeyin üstündedir. Gerisi taktik manevradır. Bu Rakka için de Rojava için de, Güney ve Kuzey Kürdistan için de böyledir.

Yine de şimdiki durumda, sınırlarda köklü değişiklikler, ayrı-ayrı ya da Birleşik Kürdistan devleti projesini seslendirmeyi gerekli görmediklerinden ötürüdür ki, “Bağımsızlık” için Referanduma itiraz ettiler. Bağdat Şii iktidarını dengede tutabilmeleri için de bu gerekliydi. ABD ve Almanya’da Dış işleri Bakanlığı düzeylerinde itirazlarını teyit ettiler. İŞİD planlarının gereği de buydu.

Barzani-Talabani’lerin “bağımsızlık” hamleleri de esasta iç politik hesaplarla ilişkilidir. Meclis- Başkanlık ve çelişkiye düştükleri Goran Hareketi, İslam Kürt partileri ve de başta geleni, PKK’yi bölgede ablukaya alma siyasetidir. Kürdistan hassasiyeti söz konusu olsaydı, öteden beri konuşulan, Kürt Ulusal Kongresi oyalamalarla çıkmaza götürülmezdi. Aşiret çıkarları, iktidar dalaşları içinde fiilen rafa kaldırılmazdı. Kurtlar sofrasında dünyanın bu yeniden bölüşülmesi ve hegemonya savaşları ortamı, gerici bölge devletlerine de başka güçlere de sahneye davet sunsa da, küresel emperyalist sistemin kırıntıları dışında kimseyi doyuracağı yok… Hal böyleyken, bir tas çorba misali sıralanmalar da birer gerçektir. Bazıları, bölgesel Sünni NATO, bazıları Şİİ Hilali, Sünni Osmanlı konsepti ve diğer emperyalist planlarda hazırladıkları gibi…

Komünistler “emperyalist parmaklar” ve feodal vb. önderlikler, hatalı çizgiler gerekçeleriyle, ezilen ulus- millet ve inançların demokratik taleplerine kayıtsız değillerdir. Hakikatleri ve gerçek çözüm yolunu gösterirlerken, ezilenleri uyarma sosyalizm perspektifi ile yürürlerken, ezilenlerin taleplerinin meşruiyetini tanır ve desteklerler. Kürtlerin ayrı devlet kurmaları bazılarının lütfü değil, meşru demokratik haklarıdır. Bu hak, hiçbir gerekçe ile iptal edilemez. Nasıl yaşayacaklarını ezilenlerin kendi özgür iradeleri karar verebilir. Ezilen ulus-milliyet-inançların iradelerinin karşısına çıkarılacak hiçbir zor kabul edilemez.

Kolay olmasa da Türk-İslam devleti 29.  Sınır ötesi operasyon hazırlıkları içerisindedir. 28 fiyaskonun aynısı ile karşılaşacakları açıktır. Bu operasyonlarda Sünni Nakşibendi “kardeşliği”nde KDP, Türk devletine arka çıkmıştır. Rolü, hep hayırsız olmuştur. Türk devletinin Güney Kürdistan’ da askeri işgal kamplarının, MİT in bölgedeki yaygın örgütlenmesinde, KDP ve Türkmen Cephesi önemli roller üstlenmişlerdir. Kandil’e yönelik bu planlamalar ve KDP çizgisi deşifre edilmelidir. Ailesel tekel için Brokuji’lerin yol açtığı felaketler Kürtler için açıkken, “Barzani’nin hesaplarına geç” denilmelidir. Rojava’da kontrol için önceki hazırlık toplantılarında PYD’yi dıştalayan, ilerici-demokratik bir Rojava ve PYD gücü ortaya çıkınca da sınır kapılarını kapatan, geçişleri engelleyen,  ambargolarla (gıda vb.) yol almaya çalışan Barzani, elbette kabul görmeyecekti… Çökmüş siyasal İslam’ın mevtası orta yerde durmaktadır. Bir zamanlar emperyalist BOP stratejilerinde rol-model olarak parlatılan Türk İslam’ının çıkmazına, Barzani destek olmamalıdır.

 Tarih sınıf mücadeleleri tarihidir. Sınıf mücadelesi Komünistlerin icadı değildir. O, her tarihsel dönemde çeşitli-özgün nitelikler alarak süre gelmiştir. Sınıfsız topluma kadar da böyle olacaktır. Sınıf mücadeleleri, masa başı toplum mühendisliği ile tasarlanamaz. Objektiftir, çelişkilerin niteliğine göre biçimlenir. Görevlerini, programını, objektif gerçekler tayin eder. Bu bağlamda ulusal mücadele de sınıf mücadelesidir. Komünistler, bu konudaki görevleri, burjuvaziye havale ederek seyirci olamazlar. Görevleri, sadece bir destekçilikle sınırlama kuyrukçuluğuna düşmezler.

Kendi çözüm programları vardır. Sosyalizm ve komünizm için proletarya devriminin bir bileşeni olarak sorunu ele alırlar. Sorunun ulusal devlet, anayasal bazı haklar, kültürel kimlikçi ele alınışı, burjuva yönelimi aşamaz.

Tüm toplumsal sorunlar, Proletarya devriminin sorunlarıdır. Ulusal sorunda çözüm programımız: Tüm millet-milliyetler-diller için tam hak eşitliği, proletarya ve tüm ezilenlerin birliği, yaygın yerel-bölgesel özerklik temelinde yükselen proletarya ve emekçilerin devleti ve ulusların kendi kaderini özgürce tayin hakkıdır.

Bu yönelimle Ortadoğu’da Kürdistan’da proletaryanın denenmiş bayrağını yükseltmek sorumluluğuna kararlıca sahip çıkıyoruz.

 

Önceki İçerikİşçi sınıfına karşı saldırının yeni adı Kıdem Tazminatı’nın gaspı!
Sonraki İçerikOrtadoğu’nun Dizayn Edilmesinde “yeni” Bir Süreç, RAKKA operasyonu!