Güneşi içenlerin şanlı zaferi: 19-22 Aralık

Demokratik Haklar Federasyonu (DHF), 19-22 Aralık Hapishaneler Katliamı’na ilişkin “Güneşi içenlerin şanlı zaferi: 19-22 Aralık” başlığını taşıyan bir açıklama yayınladı. Bu açıklamayı okurlarımızla paylaşıyoruz

HABER MERKEZİ (16.12.2014)- “Hakim sınıfların ezilen halkların meşru mücadelesinin önüne geçme yönelimi her dönem farklı boyutlar almaktadır. Kimi zaman ‘faili meçhul cinayetlerle’, kimi zaman işkencelerle, kimi zamanda toplu katliamlarla, direnişlerin ve başkaldırıların önüne geçilmeye çalışılmıştır. Toplumsal muhalefet içerisinde her daim devrimci ve komünistler hedef tahtasına konulmuş ve baş tehlike olarak bastırılmaya çalışılmıştır. Ve bu tehlikeye karşı devletin en üst düzey bürokratlarının yer aldığı ‘özel toplantılar’da baskı ve katliamların planları ve projeleri hazırlanmış ve devletin tüm kurumları buna hazır hale getirilmiştir. 

19 Aralık 2000 tarihinde faşist Türk devleti eliyle, 28 hapishanede eş zamanlı olarak gerçekleştirilen ve adına “hayata dönüş” denilen katliamda 28 tutsak kurşunlanarak, boğularak ve yakılarak katledilmişti. Bu faşist saldırılara karşı yaşamını halkların kurtuluş mücadelesine adayan devrimci tutsaklar, günlerce can bedeli olarak görkemli direniş sergilemişti. Yeni bir yıl dönümüne girdiğimiz 19-22 Aralık Kahramanlık Haftasında faşist katillere devrimci öfkemizi bilerken, bedenlerini ölüme yatıran ve saldırılara kahramanca direnerek ölümsüzleşen özgür tutsak yoldaşlarımızın anıları önünde saygıyla eğiliyoruz.

Biliyoruz ki hapishaneler, egemen sınıfların kendi iktidarını korumaya yönelik sistemli bir oluşum olarak karşımıza çıkmaktadır. Devrimci komünistlere yönelik baskı ve imhanın kurumsal adresi olan hapishanelerin, kendine uygun insan modeli yaratma ve düzene entegre etme misyonu esas varlık gerekçesidir. Bu misyona uygun olarak tecrit ve tredman vb saldırılar gündeme getirilmiştir.  Buna paralel olarak da stratejik saldırı planları yapılmış ve tarih boyunca devrimci komünistler sindirilmek ve teslim alınmak istenmiştir. Bu stratejik planlamaların en büyük ayağını ise 2000’de 19-22 Aralık Hapishaneler Katliamı oluşturmuştur.
TC‘nin tarihsel katliamlarından feyz alarak gerçekleştirmiş olduğu 19 Aralık Katliamı çok sistemli ve stratejik bir hamledir. 19 Aralık Katliamı tek başına devrimci tutsaklara yönelik gerçekleştirilen bir yönelim değil, tam tersine toplumsal muhalefete yönelik de gerçekleştirilen yok etme saldırısıdır. Bu saldırı esasta devletin kitleler üzerinde uyguladığı şiddet ve azgın sömürü siyasetiyle kaybettiği hakimiyeti yeniden kazanma hamlesidir. Bu stratejik saldırıyla birlikte faşist devlet; devrimci komünistler başta olmak üzere hakkını arayan işçiler, köylüler, emekçiler, kadınlar, gençler, ezilen ulus ve inançlara mensup insanlardan kurtularak faşist iktidarının bekasını güvence altına almak istemiştir.

Sınıf savaşımının büyük bir parçası ve toplumsal mücadelenin en dinamik alanlarından biri olan hapishaneler üzerinde biriken toplumsal rol itibarıyla, 19-22 Aralık günlerinde her iki sınıfı karşı karşıya getirmiştir. Bir yandan tankıyla, topuyla ve bombasıyla TC diğer yandan ise insanın bilinçli dinamik rolüyle iradeleşen devrimci tutsaklar… Günlerce en ağır silahların kan kusan patlamalarının arasında yükselen ‘teslim olun’ anonsları arasında tarih bir kez daha direnenlerin haykırışları, sloganları ve bükülmez iradelerine tanıklık etmiştir. Ezilenlerin tarihi büyük bir direnişi daha not düşerek geleceğe yön vermeye devam ederken, ölümü küçülterek yenen özgür tutsaklar tarihin en onurlu sayfalarında yerini almıştır.  

Hakim sınıfların çözümü katliamlar ve soykırımlardır!

Tarihsel süreçler ispatlamıştır ki ezenlerin, ezilenlere; sömürenlerin, sömürülenlere sunacağı hiçbir çözüm yoktur.  On yıllardan bu yana devrimci hareketleri tasfiye etme ve sistem sınırlarına çekerek ehlileştirme anlayışı, her dönem farklı versiyonlarla karşımıza çıkmaktadır. Dün katlederek bu amaca ulaşmaya çalışan hakim sınıflar bugün ise ‘demokrasi’,’özgürlük’,’eşitlik’ ve ‘barış’ naralarıyla kendi katliamcı yüzünü gizlemeye çalışıp kendi ‘muhalefetini’ yaratma amacını gütmektedir.

Bir yandan ‘Biz işçileri çok seviyor ve yasal düzenlemeler yapıyoruz’ açıklamaları gırla giderken diğer yandan Soma’da, Ermenek’te, Torunlar Center’da ve onlarca yerde yüzlerce işçimiz toplu olarak katlediliyor.

Bir yandan ‘barış’ narası atanlar diğer yanda Kürt halkını Roboskî’de katlediyor.

Bir yandan ‘faili meçhul cinayetler’ bitti ‘demokratikleşiyoruz’ derken diğer yandan ise sokak ortasında Şerzanları, Berkinleri, Ali İsmail Korkmazları ve daha sayamadığımız onlarca insanımızı katletmeye devam ediyor. Bir yandan ‘işkence bitti’ derken diğer bir yandan ise hapishanelerde hasta tutsaklar başta olmak üzere bütün devrimci tutsaklara uygulanan hak gaspları tecrit ve tredman saldırılarıyla artarak devam ediyor.

Birçok gizli odalarda hazırlanan yasa paketleriyle yolsuzluk ve faşist sömürü iktidarını kutsayan ve ses çıkarmayan ‘işçisini’, ‘köylüsünü’, ‘kadını’, ‘gençliğini’, ‘Alevisini’, ‘Kürt’ünü’ yaratma gayreti içerisinde olan faşist TC’nin amaçlarını iyi algılayıp boşa düşürmek, bugün açısından kendimize insanım diyebilmek adına en yaşamsal görevdir. 

Faşist devlet ve erkanı yeni yasa paketleriyle iktidardaki ömrünü uzatma amacındır.
Ezilenleri kendi çarklarının dişlisi haline getirmeye çalışan hakim sınıfların çarklarına çomak sokma vakti hepimiz için gelmiştir. Unutulmamalıdır ki ezilen ulusların, azınlık milliyet ve inançların tek bir kurtuluş yolu vardır; O da çelikten iradeyle bütünleşerek özel mülkiyet dünyasının bağımlılığından kurtularak radikal devrimci hatta ısrar etmektir. Demagoji ve safsatalara kulağımızı kapatıp,19-22 Aralık’ta zaferi taçlandıran yoldaşlarımızın ışıltılı yolundan ilerleyerek sokakları, okulları, tarlaları ve fabrikaları yaşamımızın her alanını diyalektik birlik ve bütünlük içerisinde örgütleyelim.

Dersim’i,Maraş’ı,Sivas’ı,Ulucanları,Soma’yı,Ermenek’i, Roboskî’yi,19 Aralık ‘ı ve diğer onlarca sayamadığımız katliamların hesabını sormak için örgütlü mücadeleyi büyütüp hesap sorma bilinciyle hareket edelim.
Devrim şehitleri ölümsüzdür!

Yaşasın 19 Aralık Direnişimiz!

Unutmayacak, unutturmayacağız!”

 

 

Önceki İçerikİşkenceci polisler mahkemede aklandı (!)
Sonraki İçerikDHF’den 19 Aralık eylemlerine katılım çağrısı