HABER MERKEZİ (15.08.2016)- KKP(Kıbrıs Komünist Partisi)’nin 90.Yılı vesilesi ile DKB(Devrimci komünist Birlik) tarafından kamuoyuna yapılan açıklamayı öneminden dolayı olduğu gibi yayınlıyoruz.
‘’Bundan tam doksan yıl önce, İngiliz Sömürge Yönetimi’nin baskıcı politikalarına rağmen Kıbrıs’ın dört bir yanından gizlilik içerisinde Limasol’da toplanan onlarca delege ile Kıbrıs Komünist Partisi (KKP)’nin ilk kongresi gerçekleştirilerek partimizin kuruluşu ilan edilmiştir.
Ülkemiz I. Dünya Savaşı sonrasında İngiliz Sömürge Yönetimi altında hızlı bir kapitalistleşme sürecine girmiş, birçok üretim alanında, ağır sömürü koşulları altında binlerce Kıbrıslı işçi çalışmak durumunda kalmıştır. Bu gelişme Kıbrıs işçi sınıfının oluşup gelişmesini hızlandırmış ve bunun sonucunda birçok farklı üretim alanında onlarca işçi sendikası kurulmuştur. 1917’de Rusya’da zafere ulaşan Büyük Sosyalist Ekim Devrimi’nin tüm dünyada sosyalist mücadelenin gelişiminde yarattığı gelişme, ülkemizde de yankı bulmuş ve 1920’li yılların başından itibaren sosyalist düşünceler hem işçi sendikaları hem de siyasi örgütlenmelerde zemin bulmaya başlamıştır. İşte bu gelişmelerin sonucunda ülkemiz komünist örgütlenmesi 1926 Ağustos’u ortasında bir üst aşamaya ulaşarak KKP’nin kuruluşuna yol açmıştır.
Devrimci Komünist Birlik olarak sahiplendiğimiz KKP kuruluşu ile birlikte ülkemizde yaşayan her milliyetten işçilerin öncü partisi olmayı başarmış ve ezilen, sömürülen tüm kesimlerin İngiliz Sömürgeciliği’ne karşı yükselttikleri özgürlük mücadelesinin ana aktörü konumuna gelmiştir. İşte bu nedenle İngiliz Sömürgeciliği’ne karşı KKP’nin etkin rol aldığı 1931 İsyanı sonrasında parti en yoğun baskı altına alınarak yasa dışı ilan edilmiş ve onlarca önder kadrosu sürgün edilmiştir. KKP bu ağır koşullara rağmen yeraltına çekilerek örgütlenmesini sürdürmüş ve sömürge karşıtı mücadelenin ana aktörü olmaya devam etmiştir.
KKP’nin mücadelesi sadece ülkemizle sınırlı kalmamıştır. Onlarca KKP kadrosu gerek İspanya’daki Franko faşizmine karşı yürütülen enternasyonal mücadeleye, gerekse de II. Dünya Savaşı sırasındaki Nazi Faşizmi’ne karşı Avrupa’nın dört bir yanında yürütülen anti-faşist mücadelede yer almış ve onlarcası bu uğurda ölümsüzleşmiştir. KKP tüm bu mücadeleyi Sovyetler Birliği ve Komünist Enternasyonal ile paralel bir şekilde örmeye çalışmış ve dünya komünist hareketinin en önemli mevzilerinden birisi olmayı başarmıştır.
İşte bu değerler Kıbrıslı komünistlerin mücadele geleneğini ve siyasal köklerini oluşturmaktadır. Ve Kıbrıs’ın Devrimci Komünistleri olarak bizler, bu geleneğin mirasçıları olmaktan onur ve mutluluk duymaktayız.
Ne var ki KKP’nin onur ve gurur dolu mirasını sahiplenen sadece bizler değiliz. Önder KKP kadrolarının ülke dışında mücadele etmek durumunda kaldığı koşullarda, Kıbrıs’taki daha uzlaşmacı kadroların önderliğinde, yasal açılım olarak kurulan AKEL önderliği, ne yazık ki KKP’nin devrimci komünist siyasetini her alanda layığı ile sürdürmeyi başaramamıştır. Özellikle Enosis-Birleşme siyaseti konusunda AKEL önderliğinin sergilediği ulusalcılığa kayan ve popülist tutumu, ülkemiz komünist hareketine büyük bir zarar vermiştir. Enosis-Birleşme siyaseti İngiliz Sömürgeciliği döneminde KKP tarafından Kıbrıs’ın sömürgecilik karşıtı ulusal halk mücadelesinin geliştirilmesi bağlamında sosyalist bir Yunanistan’la, dolayısı ile Sovyetler Birliği ile birleşmesi hedefiyle savunulmuştur. AKEL önderliği ise Enosis-Birleşme siyasetinin sömürgecilik karşıtı, sosyalist güç birliği temelindeki devrimci siyasetinin altını giderek boşaltarak, her şart altında Yunanistan ile birleşme şeklindeki gerici içeriğe dönüştürmüştür. Enosis-Birlik siyaseti, II. Dünya Savaşı sonrasında Yunanistan Komünist Partisi’nin giderek güç kazandığı ve iktidarı ele geçirerek sosyalist devrimi gerçekleştirmesinin günün görevine dönüştüğü koşullarda ilerici bir içeriğe sahipti. Ve bu siyaset Dünya Komünist Hareketi’nin güçlenmesi bağlamında, mücadelenin genel çıkarları bakımından ele alınmaktaydı. Ancak komünist hareketin iktidara gelmesini engellemek için emperyalizm destekli faşist güçler tarafından başlatılan iç savaş 1949’da komünist güçlerin yenilgisi ile sonuçlanmıştır. Hemen ardından ise, 1953’te Sovyetler Birliği’nde de revizyonistler iktidarı ele geçirerek Dünya Komünist Hareketi’ne ihanet içerisine girmeye başlamıştır. O andan itibaren Enosis-Birlik siyaseti gerici, faşist bir yönetime sahip bir ülke olan Yunanistan ile birleşmek anlamına dönüşmüştür. Koşullardaki bu temel değişikliğe rağmen AKEL önderliği Enosis-Birleşme siyasetini 1974’e kadar devam ettirmiştir. Ve bu hatalı siyaset NATO’cu emperyalistlere Kıbrıs işçi sınıfı hareketini bölme ve dolayısı ile komünist mücadeleyi geriletme olanağı tanımıştır.
Kıbrıs Komünist Partisi’nin kuruluşunun 90. yılında, bugün bizler bir kez daha gerçek bir komünist partinin inşası ve tüm Kıbrıs işçi sınıfının öncü müfrezesini yeniden örgütleme görevi ile karşı karşıyayız. Yakın dönem hem biz Kıbrıslı komünistlere, hem de başta yakın coğrafya olmak üzere tüm dünyadaki komünistlere, gerici emperyalist planları bozmak için büyük sorumluluklar yüklemektedir. Gerek ülkemiz üzerinden hayata geçirilmeye çalışılan emperyalist planları bozabilmek, gerekse de ülkemiz ve başta bölge coğrafyamızda gelişmekte olan devrimci mücadele süreçlerinde en etkin şekilde yer alabilmek için bu görevi en hızlı ve güçlü şekilde yerine getirmek zorundayız.
Devrimci Komünist Birlik olarak bu bilinçle; onur ve gurur duyduğumuz KKP’nin 90. kuruluş yılını kutluyoruz ve Kıbrıs’ta yaşayan tüm devrimci komünistleri güçlerini birleştirerek, Kıbrıs işçi sınıfının öncü gücü olacak olan Devrimci Komünist Parti’yi en hızlı ve güçlü şekilde inşa etme mücadelesine omuz vermeye çağırıyoruz.’’
Bu Emperyalist Pisliği Devrim Temizler ve Şimdi Devrim Zamanı!
Devrimci Komünist Birlik (a)
Yusuf ALKIM (DKB Sözcüsü)