HABER MERKEZİ (14.09.2016)-Sosyalist hareket kendisini ne kadar sorgular ve eleştirirse o kadar iyidir. Doğru amaçlar uğruna doğru yöntemlerle yürütülen kendini muhasebe ve eleştiriden gocunmak ya da şüphe duymak Marksizm dışı geri tutumdur. Hele ki kitlelerin objektif olarak burjuvaziye ödünç verildiği, tüm devrimci koşullara rağmen devrimci mücadele ve örgütlenmede marjinalleşme ya da güdük kalmanın gündemde olduğu günümüz şartlarında bu muhasebe ve eleştiriyi uygun mekanizma ve biçimler içinde yürütmek kaydıyla kesintisiz ve keskin olarak ele almak ertelenemez bir gereksinimdir. Hata ve eksiklikleri gizlemek onları yaşatarak çoğaltma yoludur. Devrimci eleştiri/özeleştiri olmadan gerçek ilerleme sağlanamaz…
Kukusuz ki, devrimci hareketin muzdarip olduğu sorunun yalnızca kendini eleştiri ve sorgulama tavrıyla giderileceğini sanmak eksik ve yanılgıdır. Ama eleştiri ve sorgulama yapılmadan da doğru pratik ve teorik halka yakalanamaz, ilerleme sağlanamaz. Fakat önemle altı çizilmelidir ki, sorun, kendini eleştiriden öteye bir nitelik kazanmış durumdadır. Belli olumlu pratiklere ve olumlu yönde irade ortaya konulmasına rağmen siyasi koşulların talep ettiği eylem pratiği ya da güç olma durumu yakalanamamıştır. Eylem veya pratik zemininde iş yapmama, çalışmama, örgütlenmeme, dolayısıyla kitlelerle birleşememenin sonucu olarak siyasi-örgütsel güç olamama esas sorunken, güç olmanın ve gerekli olan eylem pratiğinin mücadeleye dökülmesinin alt yapısının örülmesi gerekmektedir. Bu, örgütlenmek, örgütlenmek ve örgütlenmek demektir. Çalışmak, çalışmak ve çalışmak demektir. Bilinçli çalışmak, sebatla örgütlenmek ve planlı hareket etmek demektir. Kitlelere gitmek, daha fazla gitmek ve çok daha fazla gitmek demektir…
Sosyalist ve devrimci hareketlerin bugünkü temel eksikliklerinin başında eylemsizlik ve elbette bu eylemsizliği koşullayan çalışma veya örgütlenmedeki zayıflıklar gelmektedir. Parti ve örgütlerin bu problemi kukusuz ki, bünyesini oluşturan kadro, üye ve tüm faaliyetçi bileşenden bağımsız değildir. Daha doğrusu bu bünyenin vasatlaşan eğilim göstererek gerçek devrimci tavır ve gereksinimler karşısında yetersiz kalmasında anlam bulmaktadır. Gerektiği gibi ”çalışmayan” ve rol oynamayan kadro ve aktivistler bu parti ve örgütlerin zayıf düşmesinin önemli bir sebebidir. O halde bu durumun ele alınarak aşılması sosyalist, devrimci parti ve örgütlerin belli sorunlarının aşılması, daha güçlü olmaları anlamına gelecektir.
Teorik tartışmalar, kendini eleştiri ve muhasebe gibi gereksinimler reddedilemez temel ihtiyaçlar olarak sürdürülmekle birlikte, somut gerçek şu ki, devrimci hareketin içinde bulunduğu zayıflığı aşmak için (en azından bugünün gerçekliğinde ve esasta) büyük teorik tahlil ve tespitler öncelikli sorun değil, ama bunlardan bağımsız olmamak kaydıyla devrimci eylem pratiğinde belli bir kararlılığın sergilenmesi ve bu zeminde somut siyasi gelişmelere asgari düzeyde de olsa yanıt olabilecek kitleleri kucaklayan ciddi bir örgütlenmenin sağlanmasıdır.
Siyasi parti ve örgütlerin bu sahada sağlayacağı çalışma ve gelişme başarısı, genel muhtevada söz konusu partilerin genel siyasi çizgisi ve taktik siyasetteki yetenekleriyle açıklanabileceği gibi, bu yeteneğin pratik örgüt aracıyla sergilenmesi meselenin can alıcı noktası olarak öne çıkar ki, bu da nitelikli kadro tiplemesinde tarif edilen kadroların, dolayısıyla önderlik kurumunun örgütü şekillendirmeden harekete geçirmeye kadar tüm örgütsel politika ve ilkelerde bir dizi görev ve rolün yerine getirilmesini şart koşar. Kadro ve önderlik kurumunun yetersiz olduğu durumda sorun parti sorunu olarak tüm militan ve faaliyetçilerin omuzlarına yüklenir, bu düzeyde partinin sahiplenmesini gerektirir. Eğer parti kadro düzeyinden aktivistine kadar zayıflıklar taşıyorsa sorunun kolektif çabayla aşılmasından başka bir yol yoktur. Tam da burada her düzeyde genel faaliyetçilerin durumu meselenin kilit noktasını oluşturur. Partimizin geçmişinde merkezi önderliklerin hatalı çizgilerine veya örgütten kopmaları ya da yitimleri durumunda parti tabanı ve üyelerinin partinin toparlanmasında nasıl rol oynadıkları bu durumu yeterince izah eden pratiktir. Belirli tarihsel kesitlerde sorun, devrimci faaliyetin, örgütlenme ve mücadelenin ihtiyaçlarını karşılayan gerekli örgüt ve örgüt kişiliğinin yaratılarak konu edinilmesinde düğümlenir.
Gönüllülük esasına dayanan ama gönüllü katılımdan sonra uymanın zorunlu olduğu bilinçli proleter bir disiplin, bu disiplin ve örgütsel ilkeler esasına dayanan bir çalışa tarzı, bu çalışma tarzını somutta anlamlandıran feda ruhuna sahip kararlı faaliyetçiler toplamı, bu faaliyetçiler toplamının merkezi yapı altında âdemi merkeziyetçi yetkilerle hareket edip yaratıcı çalışma performansı sergilemesi, bu performansın bilinçli hedefler doğrultusunda somut görevlerle planlı yürütülmesi, yürütülen bu görevlerin rapor edilerek merkezileştirilmesi ve tecrübeye dönüştürülerek faaliyetlerin önünün açılması ya da merkezi denetimi kolaylaştırarak yeni merkezi perspektiflerin somut pratiklerden çıkarılmasının sağlanması devrimci örgüt ve örgüt faaliyetlerinin başarısında asgari gereksinimlerden bazılarıdır. Bencillik ve dolayısıyla kapitalist kültürden beslenen ideolojik gerilemenin devrimci duruşla bağdaşmayacağı açıkken, bu gerilemenin keskin biçimde kırılarak devrimci kültür ve tavırda ısrar göstererek fedakârca ileri atılmak önemli bir zaruriyettir.
Güne cevap olmayan geri alışkanlıkların esiri olmuş devrimcilik aşılmalıdır!
Bir başka açıdan, devrimci parti başta olmak üzere, devrimci mücadele ve örgütlenme aktivistlerinin faaliyetteki rutin donukluktan, tutuk devrimcilikten, çalışmadaki monotonluk, atılganlığı ölmüş uyuşukluktan, mevcutla yetinen yetinmeci halin durumu kanıksayan hantal pozisyondan, devrimci ruhu donmuş tembellikten, kendisini kuşatan burjuva yaşam alışkanlıklarından, içten içe yabancılaşmasını sinsice geliştiren ideolojik tasfiyecilikten ve her türlü burjuva ideolojik kemirgenden, kendi özüne ait olmayan yoz kültürün etkisinden ve bencil kaygı ve korkulardan kurtularak, özgür ruh ve devrimci atılganlıkla devrimci örgütlenmede her gününü kitlelere ayırarak onlarla canlı iletişim içinde olması, sadece yoldaşlarla sınırlı dar ilişki çemberinde kalmayarak örgütlenme potansiyeli olan değişik kişi ve kitlelerle ilişkilerini günlük olarak sürdürmesi gerekli ve zorunludur. Proleter parti kültürü ve ahlakı temelinde günlük yaşamdan siyasi/örgütsel yaşama, yoldaşlarla ilişkilerden kitlelerle olan ilişkilere kadar en geniş yelpazede devrimci yaşamın egemen kılınması ve bunun örgütlenme çalışmaları ile devrimci mücadele bütününe yansıtılması elzemdir.
Gösteriş merakı ve “pozculuk” kadar kariyer-mevki düşkünlüğü basit görülse de örgütsel çalışmanın güvenliğini tehlikeye atan önemli zaaflardır. Gerçek devrimci çalışmanın bu özelliklerle taşınamayacağı açıktır. Dolayısıyla gizlilik ve illegalite kurallarını ihlal eden her davranış biçimi terk edilerek düzeltilmeli, her türden deşifrasyon kesin biçimde zararlı olup faaliyetçilerin bilincinde içselleştirilmiş bir yasak olarak kabul edilmelidir. Nerde ve kimde görülürse görülsün hatanın eleştirilmesi görev, sorumluluk ve engellenemez haktır. Bu anlamda ciddi hatalar karşısında uygun ve yapıcı olmakla birlikte gerekli eleştiri ve müdahalenin yapılması zorunludur.
Daha küçük sorunların ya da kişisel kaygı ve hesapların daha ciddi olan siyasi sorunların önüne çıkarılması tartışmasız biçimde hatalıdır. Dar sorun ve eleştirilere boğulup kalmak ya da örgütü bu sorunlara mahkûm etmek sığ yaklaşım olup devrimci enerjiyi heba ederek körelten geri yaklaşımdır.
Öte taraftan parçayı görmekle yetinip bunu esas alan ama bütünü görmeyen ya da arkaya atan anlayışın özürlü olduğu unutulmamalıdır. Ya da olumsuzlukları görüp olumlulukları görmeyen, dolayısıyla faaliyet ve görevlere bakışı ile genel örgütsel tutumunu olumsuzluklar penceresiyle sınırlayan yaklaşımın pesimist olup karamsarlıkla sakat olduğu açıktır. Kendimizi eleştiri konusunda da bu anlayış ve yaklaşımlardan uzak durulması doğru olandır. Sürekli olarak başarısızlıkların öne çıkarılması, hep olumsuzluklardan söz edilmesi ve olumlulukların hiç görülmemesi veya küçümsenmesi kaçınılmaz olarak karamsarlık üretip kırılmalara hizmet eder. O halde tek tek olumsuzluklarda boğulmayıp bütünlüklü düşünüş tarzını başarmak sağlam durmak ve doğru hareket etmek için son derece önemlidir. Hatalarımıza karşı eleştirel tutumda acımasız olmamız ya da gerçekçi davranmamız olumluluklarımızı yok sayma ya da görmeme anlamına gelmez. Bilakis başarısızlık kadar başarıyı, olumsuzluk kadar olumluluğu görmemizi gerektirir.
Milyonlarca insan toplumu içinde iki el parmakları kadar insanın toplumsal kurtuluş için ağır bedeller pahasına mücadele etmesi son derece değerli ve anlamlıdır. Bu değer ve anlam devrimci örgütler ve mücadele eden faaliyetçiler tarafından temsil edilmektedir. Dahası dünya çapında Komünist ve devrimci hareketin içinde bulunduğu gerilemelere, sınıflar mücadelesinin tarihte kaldığı safsatalarının geniş kitleleri zehirleyerek sınıf mücadelesinin dayanaklarını manipüle etmesine rağmen sınıf mücadelelerinde ısrar eden sayılı partilerin varlığı ve ısrarı elbette anlamlıdır. Coğrafyamızda onlarca siyasi parti-örgütün eriyerek tasfiye olma noktasına geldiği, birçoğunun varlık-yokluk sınırında olduğu tarihsel siyasi şartlarda partimizin mevcut durumu asla küçümsenemez bir olumluluktur. Partimizin yaşadığı bir dizi talihsizlikler zinciri göz önüne alındığında, tüm aleyhteki şartlara rağmen gösterdiği sosyal pratik ve ideolojik-siyasi duruş asla küçümsenemez bir olumluluktur. Bununda ötesinde partimizin mücadele ve örgütsel zeminde gösterdiği somut gelişmeler düzeyi görece bir başarı durumudur.
Zayıflıklar ve yetersizlikler sorunu salt partimize has bir sorun olmayıp, Uluslararası Komünist Hareket’ten ülke devrimci hareketine kadar genel bir sorundur. Partimiz bu durumdan muaf olmamakla birlikte, genel atmosfer baz alındığında partimizin görece başarılı ya da olumlu yerde durduğu inkar edilemez gerçektir. Çıta devrimi gerçekleştirme veya tavrımız ama karamsarlık aynı kesinlikte karşı durmamız gereken devrimciliğe yabancı bir unsurdur. Eleştirinin olmadığı yerde gelişme olmaz, karamsarlığın boy verdiği yerde devrimcilik üremez. Ciddi düzeyde bir güç olma olarak saptanırsa elbette son derece yetersiz ve zayıf olduğumuz gerçektir. Fakat konjonktürel dünya şartları ve coğrafyamız sınıf hareketi ile partimizin talihsizlikler olarak ifade ettiğimiz özgül şartları ölçüt alındığında partimizin mevcut durumu olumsuz değil, esasta olumludur. Partimiz her şeye karşın zayıflıklarının farkında olup bunları aşma iradesi göstermekte, bir dizi planlama içinde pratik çalışmalar yürütmektedir… Yetersizlikler, başarısızlıklar ve zayıflıklar kesinlikle karamsarlığın vesilesi olmamalıdır. Yetersizliklerin aşılması için eleştiri/özeleştiri mekanizması mutlak suretle işletmemiz gereken silahımız ve bir an bile reddedemeyeceğimiz!