Dersim’de faaliyet yürüten emek ve demokrasi güçleri, katliam, baskı, yasak ve ekolojik yıkıma karşı yürüyüş düzenleyerek, ortak mücadeleyi yükseltme çağrısında bulundu.
DERSİM (12.06.2016)-Dersim’de Sanat Sokağı’nda bir araya gelen emek ve demokrasi güçleri “Savaşa, baskı, soruşturma, gözaltı ve tutuklamalara karşı birleşik mücadeleyi yükseltelim” pankartı eşliğinde Seyit Rıza Meydanı’na kadar yürüdü. Yürüyüşe katılan yüzlerce kişi, ” Kürdistan goristan ji bo faşiştan”, “Yaşasın devrimci dayanışma” ve “Katil devlet Kürdistan’ı terk et” sloganları attı. Seyit Rıza meydanına gelindiğinde kitle adına basın açıklaması okundu okunan açıklamada; muhalif her sesin baskı, tutuklama ve bombalar ile kesilmeye çalışıldığını ifade ederek, “Kürt sorununu savaş ve şiddetle çözme politikası ile halklar düşman ilan ediliyor, ülke her gün ölüm haberlerine uyanıyor. Kürdistan’da süren yıkma, yok etme, ezme politikaları, operasyonlar ve sokağa çıkma yasağı ile halklar sindirilmek, tek adam tek parti diktatörlüğüne boyun eğdirilmek isteniyor. Batıdaki halkın barış, özgürlük ve demokrasi talepleri ise ya bombalar ile karşılık buluyor, ya da ‘şehit cenazeleri’, ‘bayrak’, ‘millet’, ‘kan’ istismarcılığı kıskacında boğulmak isteniyor” dedi.
“Kölece yaşam dayatılıyor, ‘muhafazakâr toplumuna yakışır’ kadın modelleri yaratılmak isteniyor”
Yeni işçi katliamlarının önünü açan tasarıların Meclis’ten geçtiğini , “İşçi ve emekçilerin iş güvencesi yok ediliyor, ‘kiralık işçilik’ adı altında kölece çalışma koşulları meşrulaştırılıyor. İşçi ve emekçilere yönelik saldırılar, hak kayıpları savaşın sesi altında boğularak mecliste yasallaştırılmaya çalışılıyor. Sesini çıkaran, hakkını arayan işçi ve emekçilerin en basit demokratik eylemleri bile baskıya, jopa, gaza boğuluyor. Emekçiler açılan soruşturmalar ile sindirilmek, verilene razı edilmek isteniyor. Savaşın en büyük mağdurları ve barış mücadelesinin en önde direnişçileri olan kadınların susturulmak istendiğine, anneliği reddeden kadın yarımdır” diyen Erdoğan’ın “muhafazakâr toplumuna yakışır” kadın modelleri yaratmak istediğini ve buna karşı direnen kadınların ise düşman ilan edildiğini söyledi.
“Dersim emek ve demokrasi güçleri taleplerini sıraladı ve Yasaklara son verilsin”
Savaşın kirli yüzünü sadece insanlar üzerinden, “Her gün dağlarımız bombalanıyor, ormanlarımız yakılıyor, yasak bölge uygulamaları ile köylüler mağdur ediliyor. Savaş koşulları tarım, hayvancılık ve arıcılığı bitirme noktasına kadar getirdi. Halkımız yasak bölge uygulamaları yüzünden yaylalara gidememekte, hayvancılık yapamamakta arılarını doğaya bırakamamaktadır. Yine Munzur üzerine kurulan ve kurulması planlanan barajlar savaş politikalarından bağımsız değildir” ifadesinde bulundu.
“Biz Dersim Halkı olarak savaşa, sömürüye, baskı ve tutuklamalara karşı, halklara dayatılmak istenen karanlık geleceğe karşı alanlardayız” Dersim emek ve demokrasi güçleri olarak şu taleplerini sıraladı:
“*Kürt sorununun demokratik ve barışçı çözümünü
*Halkla karşı suç işleyen, bu suçlara göz yuman tüm görevlilerin yargılanmasını
*Devletin ‘terörle mücadele’ adı altında sürdürdüğü politikalardan dolayı yaşadığımız zararların tazmin edilmesini
* İşçi ve Emekçilerin örgütlenme ve iş güvencesi başta olmak üzere haklarının korunması, sendikal örgütlenmelerinin önündeki engellerin kaldırılmasını
* Kadınların tam hak eşitliğinin sağlanmasını
* Dinin devletten, eğitimin dinden ayrılmasını. Laik bir ülkeyi
* Doğamız, yaşam alanlarımız üzerindeki talanın kaldırılmasını istiyoruz.
* Baskı, sürgün ve tutuklamalara son verilsin
* Yasaklı bölgeler kaldırılsın, meralarımız tarım ve hayvancılığa açılsın. “
Tüm halkların bu acil talepler etrafında birleşip mücadeleyi yükseltmesi gerektiğine vurgusu yapıldı.
