Davutoğlu’nun Mardin’de açıkladığı ‘’Eylem Planı’’ ne anlama gelir?

Kürt ulusunun işgal ve soykırım katliamları kuşatmasına karşı yükselen yenilmez direnişi, iktidarın Kürtlerin iradesini kırma ve teslim alma girişimini başarısız kılarak Erdoğan/AKP iktidarının iradesini kırmış, mağlup ederek adeta rezil-rüsva etmiştir

HABER MERKEZİ (05-02-2016)- Erdoğan/AKP iktidarının ‘’yangından mal kaçırırcasına’’ ya da Davutoğlu’nun ‘’dört ayağını bir pabuca sığdırırcasına’’ Mardin’de açıkladığı ‘’eylem Planı’’ esasta ve özünde bir manevra planıdır.

Neden manevra planıdır? Erdoğan/AKP güruhunun Kürt ulusuna dönük kent-mahalle kuşatmaları ya da ablukalarıyla anlam kazanan soykırımcı katliam saldırıları çetin bir direnişle karşılandı ve hesaplandığı sonuçları elde edemedi. Bilakis Kürt ulusunun işgal ve soykırım katliamları kuşatmasına karşı yükselen yenilmez direnişi, iktidarın Kürtlerin iradesini kırma ve teslim alma girişimini başarısız kılarak Erdoğan/AKP iktidarının iradesini kırmış, mağlup ederek adeta rezil-rüsva etmiştir. İşte bu realitenin sonucu olarak söz konusu faşist iktidar, Kürt direnişi karşısında yerle bir olan prestijini kotarmak ve aldığı yenilginin daha da derinleşmesini önlemek için bu ‘’eylem planı’’ manevrasına baş vurdu. Bu manevra planıyla, hem Kürt ulusunun onurlu direnişi karşısında siyasi olarak (ve hatta askeri sahada) aldığı yenilginin derinleşmesinin önünü kesmek, hem de yerle bir olan prestijini mümkün olan en avantajlı-pozitif biçimde kotarmayı hedeflemektedir. İşte dört ayağını bir pabuca sığdırırcasına oldubittiye getirilerek açıklanan eylem planının esas manası budur.

Erdoğan’ın kaymakamlara talimatla, ‘’yerel yönetimlerin araçlarına el koyun, mevzuatları tanımayın’’ diyerek ve çıkarılan ek yasalarla yerel yönetimlerin yetkilerini sınırlayan yaklaşımlara rağmen, Mardin’de açıklanan eylem planında (on maddelik planın bir maddesinde) yerel yönetimlerin güçlendirilmesinden bahsedilmesi, eğer ‘’onuru kurtarmaya’’ dönük bu oldubittiden kaynaklanmıyorsa, başka bir handikabın işaretidir. Ki, bu olasılıkta Erdoğan’ın Dolma bahçe protokolü  misali, ‘’haberim yok, tanımıyorum’’ demesi muhtemeldir. Fakat, durum bu değil, durum zevahiri kurtarmanın telaş ve paniğiyle kendileriyle çelişme durumudur.

Öte taraftan salt bir olasılık ve zayıf olasılık olarak bu ‘’eylem planının’’ gizli bir anlaşmanın ürünü olmasına dönük kokulardan da söz edilebilir. Yerel yönetimlerin güçlendirilmesine dönük madde ve  muhataplık konusunda düne kadar ortaya konan HDP karşıtı katı tutumun HDP’nin muhataplığına kapı aralayan yumuşama şeklinde ‘’silah elinde olan kimse muhatap alınmayacak’’ vurgusu (ki bu eline silah almamış olan HDP’nin muhatap alınmasını olanaklı kılmaktadır), zayıf olasılık olarak işaret ettiğimiz gizli bir anlaşma kokusunu hafiften yaymaktadır.

Ancak ne Erdoğan ile Davutoğlu’nun çatışması ve ne de bir anlaşmanın kokuları şeklinde olasılık olarak gündeme getirdiğimiz bu konu meselenin özünü teşkil etmiyor. Meselenin özü Erdoğan/AKP iktidarının Kürt ulusunun direniş ve iradesini kıramama, dolayısıyla kendilerinin iradesinin kırılması, bundan da hareketle yaşadıkları yenilgi ve kırılan iradeleri ya da yıkılan prestijlerini kurtarmak için içine düştükleri aczin ve handikabın ürünü olarak bu eylem planı ve tüm çelişkileri gündeme gelmiştir.

Erdoğan/AKP güruhunun başka bir şansı kalmamıştır. Tüm ordu-polis gücüyle bir mahalleye giremediklerini, giremeyeceklerini, Kürt topraklarında Kürtlere uygulanan hiçbir zulüm ve soykırımın onurlu Kürt direnişine sökmeyeceğini gördüler. Yenilgilerini gördükleri kadar, Kürt ulusunun yendiğini de gördüler. Tüm güçlü devlet zırvalıklarına karşın yaşadıkları bu bozgunun daha da büyümemesi ve Kürt direnişinin daha ciddi sonuçlara gitmemesi için acilen önlem almaya giriştiler, ‘’eylem planının’’ özü budur.

Elbette bu söylemlerimizden ‘’eylem Planının’’ demokratik olduğu, demokratik muhteva taşıdığı, olumlu gelişmeler kaydettiği yorumu çıkmamalı, çıkarılamaz. Bilakis burjuva bir hile olarak yenilgilerinin derinleşmesini önleme ve Kürt direnişinin daha büyük kazanım ve zaferlere yönelmesinin yolunu kapatmak için bu manevraya başvurdular. Bu manevra demokratikleşme, reform vb içeriğe sahip olmayıp, Kürt ulusunun en azından bir bölümünün yedeklenmesi, Kürt kitlelerinin manipüle edilerek kazanılması ve PKK’nin tecrit edilmesi gibi hain hedefler taşımaktadır.

Büyük demokratik reformlar diye bahsettikleri şeyin, başkanlık modeline dayalı yeni bir anayasadır. Bu ana yasanın üniter devlet vurgusunda ifşa edildiği gibi tekçi, ırkçı-faşist bir anayasa olacağı kesindir. Bu kesinlik anayasayı yapan sınıfların karakteriyle de desteklenip kanıt bulan durumdur.

Bu eylem planı manevrası karşısında Kürt ulusal hareketinin-PKK’nin politikası direnişi büyüterek daha büyük kazanım ve zaferlere yürümektir. Oyalama ve aldatma hilelerinden biri olan bu ‘’eylem planı’’ manevrası da direnişle karşılanmak durumundadır.  Bu direnişte tüm ulus ve azınlıklardan ilerici, demokrat, devrimci ve sosyalistler destekleme ve dayanışma irade beyanından öteye Kürt uluyla birlikte omuz omuza savaşmak durumundadır.

Askeri savaş, soykırım katliamları ve işgal hareketleriyle teslim alınamayan Kürt ulusu hile ve oyunlarla teslim alınamaz!

Önceki İçerikDemirtaş: Rehabilite edilmesi gereken sizin zihniyetiniz
Sonraki İçerikErdoğan sultasında sıradanlaşan faşizm!