Cinsiyetçi, ırkçı ve dinci güruhlardan LGBTİ yürüyüşüne tehdit

Devletin güdümündeki gerici ve faşist güruhların tüm saldırılarının boş bir çaba olduğunu bir kez daha belirtmek isteriz. Dün olduğu gibi bugün de bu gerici güruhların insanlığın ilerici ve devrimci yürüyüşü karşısında zere kadar bir hükmünün olmadığının altını bir kez daha çizmek istiyoruz. Kadınların, LGBTİ’lerin ve insanlığın bütün ilerici ve devrimci dinamiklerinin aydınlık yürüyüşü ve duruşu sizin gerici beyinlerinizi temizlemeye yada tarihin o gerici ve karanlık çöplüğüne atmaya devam edecektir

HABER MERKEZİ(15.06.2016) Kendilerini her daim insanlığın ve geleceğin aydınlık yürüyüşü karşısında konumlandırarak ileri, güzel, aydınlık olan ne varsa tümüne düşman olan ve kendi varlıklarını insanlığın ilerici yürüyüşü karşısında biçimlendiren bu gerici faşist güruhlar erkek egemen gerici zihniyeti beyinlerinin her zerreciğine kadar nakşederek Kadın ve farklı cinsel yönelimlere karşı adeta kin ve nefret kusarak saldırmakta ve katletmektedir. Devletin ve onun hizmetinde olan dini gericiliği toplumsal yaşamda kadınlar ve LGBTİ’ler başta olmak üzere tüm farklı inanç ve kimlikler üzerinde gerici ve barbar bir sopa olarak kullanan bu gerici güruhlar Özgecan ve Ensar Vakfı’nda yaşananlar başta olmak üzere yüzlerce somut olayda cinsiyetçi ve kafatasçı duruşlarını ortaya koymuşlardır. Toplumsal yaşamda zerre kadar bir değeri olmayan bu gerici güruhların tek en iyi bildikleri ve yaptıkları  şey devletin ve onun etrafında örgütlenmiş olan tüm gerici mekanizmaların piyonluğunu  ve tetikçiliğini yapmaktır.

Fakat devletin güdümündeki bu gerici ve faşist güruhların tüm saldırılarının boş bir çaba olduğunu bir kez daha belirtmek isteriz. Dün olduğu gibi bugünde bu gerici güruhların insanlığın ilerici ve devrimci yürüyüşü karşısında zere kadar bir hükmünün olmadığının altını bir kez daha çizmek istiyoruz. Kadınların, LGBTİ’lerin ve insanlığın bütün ilerici ve devrimci dinamiklerinin aydınlık yürüyüşü ve duruşu sizin gerici beyinlerinizi temizlemeye yada tarihin o gerici ve karanlık çöplüğüne atmaya devam edecektir.

 LGBTİ’lilerin geleneksel olarak her yıl düzenledikleri Onur Haftası etkinlikleri bu yılda tüm saldırı ve tehditlere rağmen yapılmaktadır. Geçen hafta Onur Haftası programını kamuoyuna açıklayan LGBTİ’ler etkinlikler kapsamında 26 Haziran’da yürüyüş yapılacağını belirtmişlerdi. Özellikle Ramazan’ı bahane eden dinci, gerici ve faşist güruhlar yürüyüşü engellemek için tehditlerde bulunmaktadırlar. Çeşitli vesilelerle açıklamalar yapan bu gerici güruhlar yürüyüşü yaptırmayacaklarını söyleyerek tehditler savurmaktadırlar.

Bu saldırıların başını çeken güruhlardan biri de Alperen Ocaklarıdır. Bir basın açıklaması yapan Alperen Ocakları temsilcisi Kürşat Mircan ahlaksızlık olarak değerlendirdiği onur yürüyüşünü yaptırmayacaklarını açıkladı. Kürşat Mircan’ın ağzındaki salyaları akıtarak yaptığı açıklamada özet olarak

“Bu ahlaksızlığa ve pervasızlığa izin veren, yön tayin eden, kulaklarını tıkayan, gözlerini kapayan sayın devlet yetkilileri sizleri, bu ahlaksızlığa son vermek için göreve davet ediyoruz. Aksi takdirde derin milletin temsilcileri olan Alperen Ocakları olarak, ecdadımızın ağır bedeller ödeyerek bizlere miras bıraktığı bu topraklarda ahlaksızların fantezi yapmasına müsaade etmeyeceğiz. Aksi takdirde tepkimiz çok net ve sert olacaktır. Mübarek bir ayda hep aynı şeyleri yapıyorlar. Değerlerimiz hiçe sayarak alay edercesine bizimle dalga geçiyorlar. Sayın devlet yetkilileri bunlarla bizi uğraştırmayın. Ya gereğini yapın ya da biz gereğini yapacağız. Biz her şeyi göze aldık direk yürüyüşü engelleyeceğiz. Bir yerde toplanıp ne yaparlarsa yapsınlar ama mübarek ramazan ayında çırılçıplak bir vaziyette ülkemizin mukaddes topraklarında bu şekilde yürümelerini asla istemiyoruz. Devletimizin de milli değerleri göz önünde bulundurarak buna dur demesi gerekiyor. Çünkü bu normal bir özgürlük değil. Biz şimdi uyarıyoruz. Önceden olacakları bildirdik, bundan sonra olacakların sorumlusu biz değiliz” belirtti.

Bu gerici tehdit ve pervasızlığa karşı tüm kadınlar ve LGBTİ’ler başta olmak üzere bütün ilerici ve devrimci kurum ve dinamiklerin Onur Haftası ve yürüyüşüne en güçlü biçimde katılarak sahiplenmesi önemli bir yerde durarak en iyi cevap olacağını düşünüyoruz.

 

 

Önceki İçerik15-16 Haziran İşçi Ayaklanması
Sonraki İçerikSaldırıları birleşik mücadeleyle boşa çıkaralım