Birlik-ler meselesine proleter bakış

Birlik veya birliğin önemi, devrimin dostları ile düşmanlarının saptanması/belirlenmesi açısından değer taşır. Dolayısıyla devrimin dostları, ittifakları ve hatta temel güçleri ya da sınıfsal-siyasi bileşenleri durumundaki yapılarla genel bir birlik zemini olduğu açıktır. Devrim iddiası olan ve bu iddiasında samimi olan her yapı ya da hareket, genel olarak birlik koşulları taşıyan ve göreli birlik özelliği barındıran durumdadır. Devrimci hareket bu bilinçle hareket etmedikçe devrimin dostları ile düşmanlarını da doğru tahlil edemez, etmemiş olur

HABER MERKEZİ (22.03.2016)- Gazetemizin 118.Sayısında yayınlanan ‘’Birlikler meselesine proleter bakış’’ başlıklı makaleyi okurlarımızla paylaşıyoruz.

 Sınıflar arası siyasi iktidar sorununu çözen en yüksek, en üst ve tek eylem biçiminin devrim olduğu tartışma götürmez doğrudur. Düşman sınıflar arasındaki çelişkilerin son tahlilde düğümlendiği temel halka siyasi iktidardır. Siyasi iktidarın ele geçirilmesi ise siyasi bir devrimin gerçekleştirilmesiyle mümkündür. Siyasi iktidarı hedeflemeyen bir hareket düzen içi realitesiyle mevcut düzeni sürdüren ve onun kutsayanı olmakla maluldür. Ki, bu hareket devrim niteliğini değil, reformist niteliğini hak edendir. Devrimin reformizm ile arasına çektiği en kalın ve en temel ayrım çizgilerden biri kuşkusuz ki, siyasi iktidar perspektifi ya da siyasi iktidar meselesinde aldığı pürüzsüz pozisyondur. Dolayısıyla, sözde veya kâğıt üzerinde adı ne olursa olsun, kendisine hangi sıfatı takmış olursa olsun, hangi araç ve biçimleri kullanırsa kullansın, herhangi bir hareketin “devrimci mi yoksa reformist mi” olduğunun netleştirilmesi, sosyal pratiğiyle uyumlu olmak kaydıyla siyasi iddiasına veya siyasi iktidar perspektifine sahip olup olmamasıyla/devrim perspektifinin olup olmamasıyla bağlantılıdır. Silahlı eylem ve mücadelenin kullanılması, militan ve direnişçi olunması gibi son derece değerli ve saygın özelliklerde müspet yerde bulunulmasına karşın, eğer bu hareket siyasi iktidarı hedeflemiyor ve/veya devrim iddiasına sahip değilse, mevcut düzen içindeki iyileştirmelerle ufkunu sınırlıyorsa bu hareket tüm pozitif özelliklerine karşın nitelik olarak devrimci değildir. Kısacası, amaç ve hedeflerinde devrimci olmayan bir hareketin yol-yöntem ve araçlarda “devrimci” olanlara başvurması o hareketi devrimci kılmaz, kılmaya yetmez.

Reformist hareket, devrimci hareketten temelden farklı olarak devrimi hedeflemez reformu hedef alır, reformları amaçlaştırır ve reformculuğu benimser. Aynı zamanda siyasi iktidarı hedeflemez, mevcut düzenin içten iyileştirilmesini esas alır. Devrimci hareket ise tam tersini…

Devrimci hareket ile reformist hareket bu temel sorunda ayrışmakla birlikte, devrimci hareket, reformlar uğruna mücadele etme gerçeğine uygun olarak, reformların yapılması veya ileriye doğru adımlar ve demokratik kazanımlar zemininde reformist hareketle buluşur. Devrimci hareket ile reformist hareketin ortaklaşması veya buluşmasının tüm zemini budur. Bu buluşma veya ortak zeminin sınırı reformların gerçekleştirilmesine dönük mücadele zemini olup kesinlikle siyasi iktidar konusunu ihtiva etmez, iktidarda ortak zemini ifade etmez.

İdeolojik-politik-örgütsel çizgi ve birlik

Devrim ve siyasi iktidar kaosunda reformist hareketten esasta ayrışan devrimci hareketin nüanslar gösteren değişik türevleri ise, ideolojik-politik-örgütsel çizgi farklılıklarına karşın mücadele aşamasından devrim ve siyasi iktidar meselesine kadar en temel sorunda birleşir veya ortaklaşırlar. İdeolojik-politik çizgisi ve sınıf niteliği bakımından küçük-burjuva devrimci veya proleter devrimci olmak üzere farklılıklar gösteren-taşıyan devrimci hareket yelpazesi devrim ve siyasi iktidar hedefinde temel bir ortaklığı barındırır. İdeolojik-siyasi perspektifleri ve sınıf karakterleri farklı da olsa, siyasi iddiası devrim ve siyasi iktidar hedefi itibarıyla buluşan durumdadır…

Kısacası, reformizm ile devrimcilik arasındaki temel ayrım ölçeğinde devrimci hareket tarifini hak eden devrimci hareket bileşenlerinin devrim-siyasi iktidar hedefi bağlamında birlik zeminine sahip olduğu söylenebilir… O halde tarif edilen nitelik kapsamındaki devrimci hareket bileşenlerinin temel bir birlik zemini taşıdığını bir kez daha açıklığa kavuşturmak, berrak biçimde ifade etmek önemlidir. Elbette bu birlik zemini genel olarak bilinen bir zemindir fakat bilindiği halde ihmal edilen veya gerektiği kadar önemsenerek öne çıkarılmayan durumdadır. Dolayısıyla üzerine yükselinmesi gereken temel bir zeminin göz ardı edilmesi söz konusudur ki, burada dikkat çektiğimiz mesele bu zeminin bilince çıkarılarak; buna uygun pratiğin sergilenmesini sağlamak veya adeta unutulan bu gerçeğin hatırlatılarak devrimci mücadelenin geliştirilmesi uğruna kullanılmasıdır…

Burada yersiz bir tartışmaya mahal vermemek için parantez açarak bir konuya dikkat çekmekte fayda vardır. Gerek reformist hareketle izah edilen buluşma şartları ve gerekse de hedeflerde ortaklaşan devrimci hareket bileşenlerinin ifade edilen birlik zemini şartlarında ideolojik mücadele tartışmasız biçimde geçerlidir. Yani, reformist hareketle demokratik mücadele zemininde buluşurken bu buluşmayı ideolojik mücadeleden bağımsız tarif etmiyoruz, edemeyiz. Aynı şeyin devrimci hareket bileşenlerinin birlik zemini içerisinde de geçerli olduğunu, ideolojik mücadelenin temel bir ihtiyaç ve zorunluluk olarak her süreçte engelsiz olarak kullanılacağını ifade edelim. Tek bir yapı içinde geçerliliği daimi iken ve gelişmenin dinamiği olarak yaşamsal bir değerdeyken, daha geniş bileşen platformları veya farklılıkların daha keskin olduğu ortaklıklar zemininde ideolojik mücadelenin ötelenmesi tasavvur edilemez.

 

Tekrar tartışmamıza dönersek; gerçek birlik zemininin devrimci hareket bileşenleri içinde olduğuna dikkat çekmekle birlikte, reformist hareket kapsamındaki yapılarla da politik olarak devrimci rol oynadıkları sürece ve demokratik nitelikleri bağlamında ortaklıkların olacağına yukarıda değindik. Aynı zamanda parantez açarak ideolojik mücadeleye de vurgu yaptık. Ki, ideolojik mücadeleden söz etmek farklılıkların, farklı fikirlerin olduğuna işaret etmektir ki, bu farklı fikirlerin nesnel bir durum olduğunu da vurgulayalım. Bu bakımdan her birlik zeminin aynı zamanda ayrılıkları da ihtiva ettiği belirtilmiş olmaktadır. O halde devrim hedefinde ortaklaşıldığı halde fikirlerdeki bu ayrılık, farklılık ve nüansların, çeşitli biçimler içeren ya da değişik niteliklerde karşılık bulan genel birlik argümanına ters olduğu düşünülemez. Birlik, en alt düzeydeki eylen birlikleri ve ortak hareketlerden, daha geniş ve uzun vadeli ittifak ya da ortaklıklara ve daha da ileri düzeyde ideolojik-siyasi-örgütsel zemin bütününde mümkün(ve zorunlu) olan örgütsel birliklere kadar geniş bir içerik veya çeşitlilik taşır. Özcesi, birlik ifadesinden nispeten basit, şartlı ve geçici birliktelikler anlaşılacağı gibi, ideolojik-siyasi-örgütsel birlikler de anlaşılır, anlaşılabilir. Daha doğrusu birlik ifadesi bu durumların hepsi için de kullanılabilir. Zira hepsi kendi çapında veya belli şartlardaki birlikleri ifade ederler. Birlik bir eylem şahsında-somutunda sağlanabileceği gibi, bir devrim planı-hareketi kapsamında da gerçekleştirilebilir… Ne var ki, birlik esasta genel bir birleşmeyi anlatan yanıyla algılanır, diğer birlik biçimleri ise, eylem birlikleri, ittifak vb. şeklinde anlaşılır ve değer bulurlar. Ancak bu birlik biçimlerinin hepsi, yani bir eylem birliği, geçici ve şartlı-süreli bir ortak hareket vb. tümü genel anlamda birleşme olarak anlaşılan birliğe hizmet eder veya belli durumlarda onun bir ön adımını oluşturur. Bu bakımdan eylem birlikleri gibi gelişmeler ne küçümsenmelidir ve ne de genel birlik meselesiyle tamamen alakasız şeyler olarak değerlendirilmelidir. Örneğin, bugün eylem birliği yapan güçler yarın iktidar döneminde aynı iktidarın ortakları-parçaları olacaktır, olacak olan güçlerdir esasta. (Elbette, istisnalar hariç…) Tabi ki bu durum mutlaklaştırılamaz ama genel çerçeve itibarıyla eylem birliği güçleri devrimin dostları, ittifakları, bileşenleri, sınıf tabanıdırlar. Yarın iktidarın ortakları olmaları veya iktidarla çeşitli biçimlerde birleşmeleri genel bir doğrudur…

Birlik anlayışı ve devrimci hareket

Birlik, devrim için ve dolayısıyla devrimci hareket için tayin edici bir konudur. Birlik isabetli zeminde gerçekleştirildiğinde geliştiren ve güçlendiren bir eylemdir. “Birlikten güç doğar” sözü boş ve anlamsız değildir. Güç olma sadece sayısal-matematiksel bir hesap değil, nitelikte de güç olmayı kapsayan bir güçlenmedir. Özellikle devrimci ve komünist hareketteki dağınıklık ve parçalı duruş düşünüldüğünde birliğin önemi kendiliğinden açığa çıkar. Aynı ideolojik-siyasi doku üzerinde vücut bulan, aynı siyasi geleneğin parçası olan ve genel olarak aynı kökene oturmakla birlikte aynı siyasi amaçlarda esasta birleşen siyasi hareket, örgüt, grup ve partilerin birliği ise tamamen şart durumundadır. Ki, bu zeminde gerçekleştirilen birliklerin moral değerleri ve motivasyonun güçlenmesinde kesin rol oynadıkları açıktır. Bu moral değer ve motivasyon etkisi salt dar örgüt kitleleri açısından değil daha geniş kitleler açısından da geçerlidir. Yani tarif ettiğimiz zeminde gerçekleştirilen birliklerin her halükarda bir ilerleme ve gelişmeye hizmet edeceği kesindir. Birliğin ideolojik-siyasi-örgütsel zemindeki uyum esasına göre gerçekleştirilmesi, söz konusu birliğin isabetli ve doğru olduğunu gösterir. Birlik geçici değil daimi bir ihtiyaçtır, stratejik olmasının bir anlamı da budur. Birliğin genel bir ihtiyaç olması, günümüzde daha da somutlaşan devrimci yapılar arası ittifaklar, güç ve eylem birlikleri realitesiyle desteklenmektedir. Devrimci ve sosyalist yapılar bugün çok daha fazla birleşmekten, ortak mücadeleden, ittifaktan söz ediyor ve somut adımlar atıyorsa bu anlamsız değildir, anlamlı olmakla birlikte birlik ihtiyacının kendisini dayatmasının ve bilincin gelişmesinin ürünüdür. Dün daha katı ve kapalı olan birçok hareket devrim mücadelesinin açığa çıkardığı nesnel doğrular ve ihtiyaçlar temelinde öğrenerek ilerlemekte, dolayısıyla devrimciler arası birlik meselesinde daha duyarlı davranmaktadır. Bütün bunlar sevindiricidir. Birlik yönünde atılan her adım devrimcidir. Kuşkusuz ki bu birlik ilkesiz, kuralsız ve temelsiz değil, tersine devrimci uyum, çıkar ve ilkeler zeminindeki birliktir. 

 Birlik veya birliğin önemi, devrimin dostları ile düşmanlarının saptanması/belirlenmesi açısından değer taşır. Dolayısıyla devrimin dostları, ittifakları ve hatta temel güçleri ya da sınıfsal-siyasi bileşenleri durumundaki yapılarla genel bir birlik zemini olduğu açıktır. Devrim iddiası olan ve bu iddiasında samimi olan her yapı ya da hareket genel olarak birlik koşulları taşıyan ve göreli birlik özelliği barındıran durumdadır. Devrimci hareket bu bilinçle hareket etmedikçe devrimin dostları ile düşmanlarını da doğru tahlil edemez, etmemiş olur. Bu da devrim iddiasını güçleştiren, devrimi geciktiren ve devrimci güçleri dağıtarak tahripkâr rol oynayan bir durumdur. Birlik meselesinin geniş bir içeriğe sahip olduğunu söylemiştik. Bu içeriklerden biri ve elbette en önemlisi; sınıfın ve halk kitlelerinin birliğidir. Eğer devrimci hareket veya proleter devrimci hareket birlik meselesini doğru ele alamaz ve devrimin dostları ile düşmanlarını doğru tahlil-tayin edemez ise, onun devrimi okuması da sorunlu ve sakat demektir. Sınıfı ve halkı birleştiremeyen bir hareketin unvanı ne olursa olsun devrim gerçekleştiremeyeceği açıktır. Halka rağmen bir devrim tasavvur edilemeyeceğine göre, halkın birleştirilmesi devrim için zorunlu ihtiyaç-değişmez görevdir.

 Tabi ki, sınıfın ve halkın birleştirilmesi meselesi proleter devrimcilerin birleştirilmesinden-birliğinden bağımsız değildir. Komünistlerin birliği de, devrim planı ve siyasi iktidar perspektifi de son tahlilde sınıfın ve halkın birleştirilmesiyle tam anlam kazanacaktır. Komünistlerin birliği, sınıf devrimi ve iktidarı ile komünizm amacı bakımından zorunluyken, sınıfın ve halkın birliğinin de ön şartıdır adeta. Ancak sınıfın ve halkın birliğinin sağlanması-birleştirilmesi de devrim ve sonrası tüm hedefler için şarttır. Komünistlerin birliği ancak sınıfın ve halkın birliğini sağlarsa doğru orantılı gelişme kaydeder. Halkın birliği sağlanmadan komünistlerin birliği de devrimcilerin birliği de devrim-iktidar perspektifi açısından yetersizdir. Bütün bunlardan da anlaşılacağı-anlaşıldığı üzere, birlik meselesi devrim projesinde tayin edici yerde durmaktadır. Proleter devrimciler bugünden bu perspektif ve bilinçle hareket etmeli, etmektedirler. Eylem birliklerinden, ittifaklara, daha ileri ortak hareketlere ve ideolojik-siyasi-örgütsel birliğe kadar ortaya koyduğu görüş ve iradesi proleter devrimcilerin birlik konusundaki kavrayışının kanıtı durumundadır. Dahası, sosyalist iktidar koşullarında çok partili koşullar savunusu da aynı zeminden kaynaklanan bir kavrayış düzeyi olarak hem birlik ve hem de demokrasi anlayışının bilimselliğini gösteren durumdadır. İktidar şartlarında sınıf ve halkla birlikte yönetme, bu kesimlerin yönetimini, iktidarını tesis etme, bunların iktidar ve yönetimde tam yetkili hale gelmeleri biçiminde bir iktidar tasavvur etme, iktidar dışındaki demokratik nitelikteki güçleri veya halk sınıf katmanlarına ait siyasi partilerin söz ve örgütlenme haklarını tanıma şeklindeki yaklaşımımız, hem birlik hem de demokrasi ve devlet anlayışımızın içeriği veya ürünü sayılabilir…

Devrimci her birlik selamlanmayı, coşkuyla karşılanmayı ve geliştirilmeyi hak etmektedir! Hiç şüphesiz kamuoyuna duyurulan Sosyalist Yol ile Halkın Günlüğü Gazetesi’nin birliği de devrimci coşkuyla karşılanması ve selamlanması gereken devrimci bir birliktir.

Şan olsun birliğinize!

Önceki İçerikBirleşik Mücadele Pratiği Üzerine…
Sonraki İçerikBrüksel’de peş peşe bombalı saldırı