HABER MERKEZİ (24.12.2013)- Demokratik Haklar Federasyonu (DHF)’nun yayınlamış olduğu açıklamayı öneminden dolayı paylaşıyoruz;
“Devlet erkânının kendi arlarındaki çıkar dalaşları neticesinde kamuoyuna bilinçli bir şekilde “yolsuzluk ve rüşvet operasyonu” olarak yansıtılan AKP bürokratlarının ve imtiyazlı çevresinin yolsuzluk ve rüşvet girişimleri, düzen partilerinin halk nezdinde tekrardan teşhir olmasını sağlamıştır.
Ülkemiz hakim sınıfları ve klikleri arasındaki çatışma, son dönemde ülke gündemini işgal eden ‘dershane’ tartışmasının ardından kamuoyuna yansıyan “yolsuzluk operasyonları”yla yeni bir boyut alarak devam ediyor. Kamuoyunun da yakından takip ettiği operasyonlar sonucunda aralarında AKP’li bakan çocuklarının, iş adamlarının, bürokratların ve belediye başkanlarının da bulunduğu kişiler kara para aklama, rüşvet, yolsuzluk iddialarıyla gözaltına alındı. Yaşanan bu tablo bir yandan ülkemiz egemen sisteminin rantiyeci, talancı karakterini ortaya çıkarırken bir yandan da ülkemiz hakim sınıflarının yaşadığı çelişkiyi çıplak bir şekilde gözler önüne sermektedir.
Aynı siyasi düzlemde iktidar koltuklarını paylaşan, İslam dinini kendilerine perde edinmiş Cemaat ve AKP’nin devlet mekanizması içerisinde karşılıklı olarak birbirlerine hâkimiyet kurma çabası devlet içerisinde dönen kirli dolapların bir kısmının kamuoyuna yansımasına vesile oldu.
“Bu durum hiç şaşırılmaması gereken bir tablodur”
Erdoğan’ın dershaneleri kapatma adımına karşı önce elinde bulundurduğu basın yayın organları aracılığıyla ‘mağduriyet ‘ durumu yaratan Gülen Cemaati, belli bir uzlaşma sağlanmasına rağmen karşı atağa geçti. Sıkça dillendirilen mağduriyetlerinin yanı sıra aba altında sopa olarak sürekli gösterdiği yolsuzluk dosyalarını hukuk ve polis teşkilatındaki örgütlülüğü aracığıyla kamuoyuna açarak düğmeye bastı.
Yaşanan operasyon sonucu kamuoyuna yansıyan belgeler, operasyonlarda ele geçirilen para sayma makineleri, ayakkabı kutuları içinde saklanan paralar ve AKP’li bazı bakan çocuklarının ve bürokratlarının aldığı rüşvetin rakamsal boyutu vahamet tablosunu gözler önüne sermektedir. Zira bu durum hiç şaşırılmaması gereken bir tablodur. Bu tablonun sorumlusu olarak sadece AKP’yi hedef tahtasına oturtmak en masumane deyimle safdillik olur. En basit örnekleriyle yakın zamanda ÖSS ve KPSS sınavlarında ortaya çıkan kopya ve şifre skandallarının mimarı olarak Gülen Cemaati ve AKP ortak hırsızlıkları hafızalarımızda yerini korumaktadır. Aynı şekilde ‘yolsuzluk karşıtı’ söylemleriyle oluşan muhalefeti ardına takmayı hedefleyen CHP ve MHP’nin yolsuzluk hikayeleri, oluşturulan bütçelerin, daha önceki hükümetlerce ayrılan örtülü ödeneklerin nasıl kullanıldığı, bu kesimlerce yaratılan rantiyenin yakınlarına nasıl peşkeş çekildiği emekçilerin hafızasındaki yerini korumaktadır. Genel anlamda egemen sınıflar arasında yaşanan çatışmalardan dolayı dönemsel olarak kendini temiz göstermeye çalışan bu klikler yaratmaya çalıştıkları bilinç bulanıklığı konusunda başarıya ulaşamayacaklardır.
“Yaratılan talan, yağma ve korku imparatorluğu, ilelebet sürmeyecek “
Ortaya saçılan yolsuzluk, rüşvet, rantiye ve talan bu köhnemiş düzenin içerisinde yaşanan gerçeklerin küçük bir parçasıdır. Sadece operasyonlarda ele geçirilen altınlar, ayakkabı kutuları içinde saklanan paralar değil; bu imtiyazlı zengin zümrenin fabrikaları, gökdelenleri, yatları, sahip olduğu holdingler, malikanelerin hepsi ama hepsi asgari ücretle sefalet koşullarında yaşamaya mecbur kılınan milyonlarca emekçinin çalınan alın teridir, emeğidir.
Ayakkabı kutularında saklanan; daha fazla kar etmek için esnek çalışma koşullarında çalıştırılan, ‘iş kazası’ süsü vererek öldürülen on binlerce emekçinin yaşam hakkıdır.
Ayakkabı kutularında saklanan; onurlu bir yaşam hakkını savunduğu için meydanlarda coplanan, gaz bombalarıyla öldürülen, yerlerde sürüklenen sefalete mahkûm edilmiş insanların hakkıdır.
Ayakkabı kutularında saklanan: yaratılmaya çalışılan diplomalı işsizler ordusunun bir parçası olarak sürekli sınavlara girmeye mecbur bırakılan, bunlara itiraz ettiğinde ise soruşturmalarla, tutuklamalarla sindirmeye çalışılan gençliğin çalınan geleceğidir.
Ayakkabı kutularında saklanan; açlıktan ölen “Kübra bebeklerin” yaşam hakkıdır.
Ayakkabı kutularında saklanan; yaşadığı çevreyi ve doğayı sahiplendiği için öldürülen halkın sağlıklı yaşam hakkıdır.
Ayakkabı kutularında saklanan; bir avuç sömürücü dışında sefalet koşullarına terk edilen, sağlık, eğitim, ulaşım, barınma hakkını elinden alınan milyonların yaşam hakkıdır.
Ayakkabı kutularında saklanan; bu köhnemiş düzenin ta kendisidir.
Ancak halkın geleceğine sahip çıkma kararlılığı ve mücadelesi devletin karanlık kutularına sığmayacaktır.
Yaratılan talan, yağma ve korku imparatorluğu, ilelebet sürmeyecek.
Yeter ki söz, eylem ve örgütlenme mücadelemize daha fazla sahip çıkalım.
DEMOKRATİK HAKLAR FEDERASYONU”