HABER MERKEZI(09.03.2017)- Gazete olarak Avrupa`da faliyet yürüten Aveg-Kon(Avrupa Ezilen Göçmenler Konfederasyonu) ile referandum süreci ve Avrupa`da yürütülen çalısmalara dair yaptığımız röportajı okurlarımızla paylaşıyoruz
HG : Kısaca Anayasa referandumu süreci bağlamında Türkiye-Kuzey Kürdistan‘daki güncel-siyasal gelişmeler hakkında neler söylemek istersiniz?
Faşist diktatörlüğün bütün yetkileri tek kişide toplama pratiğinin yasal çerçeveye kavuşturulma çabası olan Anayasa referandumu OHAL koşullarında yapılmaktadır. Tüm devlet olanaklarının sınırsızca diktatörlüğün emrine sunulduğu, muhalif kesime yönelik saldırıların yoğunlaştığı bir süreçten geçilmektedir. HDP Eşbaşkanlarının ve milletvekillerin tutuklu olması ve dışardaki milletvekillere yönelik sistematik baskı ve gözaltılar, devrimci, demokrat ve ilerici kesimlere yönelik kitlesel gözaltı ve tutuklamalar, akademisyenlerin, aydınların işten atılması, muhalif derneklerin, radyo, TV, gazete ve dergilerin kapatılması ve gazetecilerin tutuklanması, Kürdistan’da sömürgeci savaşın Xerabe Bava’da olduğu gibi yeni boyutlar aldığı, Rojava’ya saldırıların sürdüğü bir süreç yaşamaktayız. AKP/Saray faşizminin iç savaş hazırlıkları yaptığı ve kitlesini silahlandırdığı da sır değil.
Ancak tüm bunlara rağmen, bugün devrimci ve ilerici güçler arasında ortak mücadelenin gelişimine yönelik atılan adımlar, saydığımız tüm saldırılara rağmen direnişin bastırılamaması, geri çekilen kitle hareketinin önünü açacak bir çok verinin olduğu da görülmektedir. Zira faşizmin saldırıları, geleceğini kurtarma telaşıdır. Anayasa referandumunda HAYIR’ın çıkmasını önlemek için başvurduğu yöntemler mücadelenin sürmesini ve gelişmesini engelleyememektedir.
HG : Avrupa` da referandum süreci ekseninde merkezi bir platform oluşturulmuş durumdadır. Platofrmun çalışmalarına ve olası sonuçlarına dair fikirleriniz nelerdir?
Avrupa çapında kurulan merkezi HAYIR platformu, HAYIR kampanyasını koordine etmek, yerel alanlardaki çalışmaları teşvik ve desteklemeyi amaçlamaktadır. Birçok kurumun ayrı ayrı çalışma yürütmek yerine, güçlerini birleştirerek, birleşik ve daha güçlü ve etkili bir HAYIR kampanyası yürütmeyi hedeflemektedir. Kendine sınırlar çizmeyen ve genişlemeye açık olan, AKP/Erdoğan faşizmine karşı olan örgütlü ve örgütsüz tüm kesimleri bu mücadeleye seferber etmeye çalışmaktadır.
Merkezi platformlardan sonra ülkelerde ve kentlerde yaygın olarak HAYIR platformları oluştu. Merkezi platform, yerel platformlara materyal bazında (afiş, broşür vb.) destekler sunduğu gibi, yerellerin yapacakları panellere konuşmacılar koordine etmek, merkezi yürüyüşler örgütlemek, basın-yayın çalışması yapmak (TV, radyo programları, açıklamalar) gibi önemli işlevler görüyor.
Platform, 1 Milyon Hayır oyu çıkmasını hedeflemektedir. Bu hedef, oldukça büyüktür, ancak iyi bir çalışmayla başarabileceği bir hedeftir. Bu hedefe ulaştığımızda, AKP Avrupa’da büyük bir yenilgi alacaktır.
3. Özellikle son süreçte basına yansıdığı gibi “TC“ devletinin ve somut temsilcisi Erdogan/AKP iktidarinin Avrupa`da kendi güdümündeki kurumlar ve örgütlenmeler üzerinden demokratik ve devrimci kurumlara yönelik ciddi bir ajan faaliyetinin yürütüldüğü görülmektedir. Bu duruma dair politik yaklaşımlarınız nelerdir?
Türk devletinin eskiden beri Avrupa’daki göçmenleri kendi yedek gücü olarak görmesi, Avrupa’da faaliyet gösteren ilerici ve devrimci güçleri hedef alması AKP/Erdoğan iktidarı döneminde daha belirgin bir hal aldı. Diyanet İşleri Türk İslam Birliği (DİTİB) bünyesindeki imamların ortaya saçılan ajanlık faaliyetleri, Avrupa’ya gönderdiği binlerce MİT elemanı gerçekliği (sadece Almanya’da 6.500 MİT elemanının olduğu basına yansıdı), camiler ve konsolosluklar üzerinden yürütülen faaliyetler faşizmin demokratik ve devrimci kurumların faaliyetlerini zayıflatmayı amaçlamaktadır. AKP’nin Avrupa örgütlenmesi olan Avrupa’lı Türk Demokratlar Birliği (UETD)’de bu faaliyetlerin içindedir ve bütün bunlar Türk devletinin Avrupa’da yoğun bir ajanlık faaliyeti yürüttüğünü göstermektedir.
Bu faaliyetlerin sonucu olarak, birçok Kürt, devrimci ve demokrat insanın evi ve kurumlar basılmakta, insanlar gözaltına alınmakta, bir kısmı ise tutuklanmaktadır. Bu saldırıların yapılmasında Avrupa devletlerinin Türk devleti olan siyasi, ekonomik ve askeri çıkar ilişkileri rol oynamaktadır. Faşizmin uygulamalarına son dönemlerde olduğu gibi kimi eleştiriler yapsalarda, Türk devletinin Avrupa’da yürüttüğü ajanlık faaliyetine göz yummaları ve devrimci, demokrat kesimlere yapılan saldırılar, Türk devletine sundukları desteğin ifadesidir.
Bu saldırıları boşa çıkarmak ve Türk devletinin Avrupa’daki ajanlık faaliyetini engellemek tüm ilerici, devrimci, antifaşist kesimlerin görevidir. Türk devletinin ajanlık faaliyetlerini teşhir etmek, saldırıları birlikte gögüsleyerek boşa çıkarmak gerekmektedir. Bu konuda devrimci, demokrat kesimlerin birlikte mücadele etmeleri ve bu mücadeleyi yerli ilerici, antifaşist güçlerle birlikte sürdürmeleri gerekmektedir.
Son olarak bu türden saldırıların mücadelemizi engelleyemeyeceğini belirtir, çalışmalarınızda başarılar dileriz.